Eldeki kadrosu düşünüldüğünde içten içe ‘Y.Samsunspor’un düştüğü hallere bak’ demiyor muyuz? Sizleri bilemem ama ben bunu fazlaca söylüyorum… Ligi forse etmek yerine, lideri takip etmeyi tercih edince ‘stres’ sarmalıyla bir kez daha bizi arkadaş yaptı. Hâlbuki stres haklarımızın tamamını geçen sezon tükettiğimizi düşünüyorduk, yanılmışız… Yanıldığımız bir başka konu da açık ara şampiyonluk beklentimiz oldu…
Telafisi ve galibiyetten başka alternatifi olmayan Keçiörengücü maçını; stres kat sayımız tavan yapmış, nefeslerimizi tutmuş vaziyette yaklaşık on gündür bekliyoruz. Belki de koca sezonun emeği; bu karşılaşmadan alınacak üç puanla taçlanacak…
Liderliğin el değiştireceği zor bir karşılaşma olacaktı. Bu tartışılmaz… Ne var ki; Y.Samsunspor için de önemli bir şanstı. Lakin kendi göbeğini kendisinin keseceği fırsat ayağına kadar gelmişti. O Fırsatı elinin tersiyle itti… Ve işini rakiplerin kaybedeceği puanlara bıraktı…
Keçiörengücü ilk düdükle birlikte tempo düşürme telaşına girince anladık ki hesaplar 1 puan üzerine... Hesapları bozan ise 10.dakikada İ. Kubilay Yavuz oldu. Rakibin gardını düşürecek ve maçın rengin değiştirecek fırsatı 27.dakikada yine İlyas’la yakaladık ne yazık ki son vuruş istediğimiz gibi değildi. İlk yarının büyük bir bölümünde top tutmak yerine, anlaşılmaz şekilde rakibin oynamasına izin verdik. Bu da duran toplarla kalemizde tehlikeye dönüştü. Üstelik bir tek pozisyon vermemişken...
İkinci yarı için söylenebilecek tek söz; ‘atan ve karşılayan’ olabilir ancak. Atan konumunda ki; oyunu kendi sahasında kabullenmek zorunda kalan, üç pası üst üste yapamayan, kanatları çalışmayan, defans arkasına ve derinlemesine paslarla kaleye inmeyi düşünmeyen Y.Samsunspor değildi elbet… Her kim oyunu bu kadar çok sahasında kabul etmişse bedelini ağır ödemiştir. Şans bir yere kadar. Biz de ödedik… Yatıp kalkıp Ahmet Altın’a dua edelim, üç puanı Ankara’da bırakmakta vardı…
90 dakika sonunda hesapları tutan Keçiörengücü oldu. Hayati öneme sahip böylesi karşılaşmalardan iyi futbol zaten çıkmaz ama futbol oynamaya çalışan ve üç puanı daha çok isteyen maalesef yine onlardı.
Bu arada geçen haftanın iyisi Bahattin Köse’yi beklerken Enes İslam İlkin’in oyuna alınmasının hala şaşkınlığı içindeyim…
Telafisi ve galibiyetten başka alternatifi olmayan Keçiörengücü maçını; stres kat sayımız tavan yapmış, nefeslerimizi tutmuş vaziyette yaklaşık on gündür bekliyoruz. Belki de koca sezonun emeği; bu karşılaşmadan alınacak üç puanla taçlanacak…
Liderliğin el değiştireceği zor bir karşılaşma olacaktı. Bu tartışılmaz… Ne var ki; Y.Samsunspor için de önemli bir şanstı. Lakin kendi göbeğini kendisinin keseceği fırsat ayağına kadar gelmişti. O Fırsatı elinin tersiyle itti… Ve işini rakiplerin kaybedeceği puanlara bıraktı…
Keçiörengücü ilk düdükle birlikte tempo düşürme telaşına girince anladık ki hesaplar 1 puan üzerine... Hesapları bozan ise 10.dakikada İ. Kubilay Yavuz oldu. Rakibin gardını düşürecek ve maçın rengin değiştirecek fırsatı 27.dakikada yine İlyas’la yakaladık ne yazık ki son vuruş istediğimiz gibi değildi. İlk yarının büyük bir bölümünde top tutmak yerine, anlaşılmaz şekilde rakibin oynamasına izin verdik. Bu da duran toplarla kalemizde tehlikeye dönüştü. Üstelik bir tek pozisyon vermemişken...
İkinci yarı için söylenebilecek tek söz; ‘atan ve karşılayan’ olabilir ancak. Atan konumunda ki; oyunu kendi sahasında kabullenmek zorunda kalan, üç pası üst üste yapamayan, kanatları çalışmayan, defans arkasına ve derinlemesine paslarla kaleye inmeyi düşünmeyen Y.Samsunspor değildi elbet… Her kim oyunu bu kadar çok sahasında kabul etmişse bedelini ağır ödemiştir. Şans bir yere kadar. Biz de ödedik… Yatıp kalkıp Ahmet Altın’a dua edelim, üç puanı Ankara’da bırakmakta vardı…
90 dakika sonunda hesapları tutan Keçiörengücü oldu. Hayati öneme sahip böylesi karşılaşmalardan iyi futbol zaten çıkmaz ama futbol oynamaya çalışan ve üç puanı daha çok isteyen maalesef yine onlardı.
Bu arada geçen haftanın iyisi Bahattin Köse’yi beklerken Enes İslam İlkin’in oyuna alınmasının hala şaşkınlığı içindeyim…