Taner Taşkın’la yolların ayrılmasının ardından Y.Samsunspor’da İsmet Taşdemir dönemi başladı… Bilmediğimiz sulardaydık, ligin yabancısıydık, sıfırdan yeni kurulmuş bir takımdık, bu şartlarda başarı yakalamak kolay olmayacaktı vs. Bunlara itirazımız zaten olmaz…
Ancak Perşembenin gelişi de Çarşambadan belliydi... İyi bir insan ve uyumlu bir çalışma arkadaşı olabilir. Ne var ki Taner Taşkın bu ‘yükü’ kaldıracak kapasitede değildi. Bu konuda o kadar çok örnek sergiledi ki…
Sahamızda oynadığımız Amed SF. maçı örneğin… Ne yaptığını bilmez oyuncu topluluğu görüntüsündeydik. Organize bir atağımız dahi yoktu. Köşe vuruşu imdadımıza yetişti. Ercan Yazıcı’nın biri direkte patlayan, diğeri ağlarla buluşan kafa vuruşu olmasaydı, parasızlıktan deplasmana dahi gitmekte zorlanan Amed önünde üç puan hayal olacaktı.
Deplasmanda oynadığımız Gümüşhanespor maçına ne demeli? İ.Kubilay Yavuz’un şahsi becerisiyle ancak gol bulabilmiş fakat galibiyeti koruyamamıştık.
Sahamızda oynadığımız Sancaktepe Belediyespor maçı, artçılar ardından gelen büyük bir yıkım ve hayal kırıklığıydı. Eyüpspor, A.Demirspor, İnegölspor karşılaşmalarında alınan galibiyetler narkoz etkisi yapınca yıkımı unuttuk.
Bugün ligden çekilen, genç oyunculardan oluşmuş Gaziantepspor karşısında iki farklı galibiyet almış olsak da, oynadığımız futbol tat vermemişti. Bu güne kadarki bütün maçları yazmanın anlamı yok. Rakiplerimizle oynadığımız maçlara bakmak yeterli…
Biri dışında hiç birinden üç puanla ayrılmayı başaramadık. Alınan sonuçların sorumlusu; kadro kalitemizin yetersizliği mi? Elbette ki değil… Geriye bir tek faktör kalıyor; teknik adam yetersizliği… Rakiplerimize verebildiğimiz zarar sadece kadro zenginlimizle kıskandırmak olabildi ancak…
Yıllardır “Yağ yok, un yok, şeker yok. Yetersiz malzemeden nasıl pasta yapılacak” dedik. Y.Samsunspor’da şimdi her şeyin fazlası var. Bu kez de malzemeyi kotaracak usta yeterli değildi. Bu ligde kaç hocaya nasip olur böylesi bir kadro?
Bizim gördüklerimizi kulübü yönetenlerin görmemesi mümkün mü? Sabrettiler... Ta ki son Amed SF. maçına kadar... Yenilgi bardağı taşıran son damla oldu ve neşter geç de olsa vuruldu.
Umut ediyorum ki bu değişiklik, diken üzerinde doksan dakika bitirişlerimizin sonu olur… Lakin saç baş yolmadan rahat maç izlemeyi özledik…
Ancak Perşembenin gelişi de Çarşambadan belliydi... İyi bir insan ve uyumlu bir çalışma arkadaşı olabilir. Ne var ki Taner Taşkın bu ‘yükü’ kaldıracak kapasitede değildi. Bu konuda o kadar çok örnek sergiledi ki…
Sahamızda oynadığımız Amed SF. maçı örneğin… Ne yaptığını bilmez oyuncu topluluğu görüntüsündeydik. Organize bir atağımız dahi yoktu. Köşe vuruşu imdadımıza yetişti. Ercan Yazıcı’nın biri direkte patlayan, diğeri ağlarla buluşan kafa vuruşu olmasaydı, parasızlıktan deplasmana dahi gitmekte zorlanan Amed önünde üç puan hayal olacaktı.
Deplasmanda oynadığımız Gümüşhanespor maçına ne demeli? İ.Kubilay Yavuz’un şahsi becerisiyle ancak gol bulabilmiş fakat galibiyeti koruyamamıştık.
Sahamızda oynadığımız Sancaktepe Belediyespor maçı, artçılar ardından gelen büyük bir yıkım ve hayal kırıklığıydı. Eyüpspor, A.Demirspor, İnegölspor karşılaşmalarında alınan galibiyetler narkoz etkisi yapınca yıkımı unuttuk.
Bugün ligden çekilen, genç oyunculardan oluşmuş Gaziantepspor karşısında iki farklı galibiyet almış olsak da, oynadığımız futbol tat vermemişti. Bu güne kadarki bütün maçları yazmanın anlamı yok. Rakiplerimizle oynadığımız maçlara bakmak yeterli…
Biri dışında hiç birinden üç puanla ayrılmayı başaramadık. Alınan sonuçların sorumlusu; kadro kalitemizin yetersizliği mi? Elbette ki değil… Geriye bir tek faktör kalıyor; teknik adam yetersizliği… Rakiplerimize verebildiğimiz zarar sadece kadro zenginlimizle kıskandırmak olabildi ancak…
Yıllardır “Yağ yok, un yok, şeker yok. Yetersiz malzemeden nasıl pasta yapılacak” dedik. Y.Samsunspor’da şimdi her şeyin fazlası var. Bu kez de malzemeyi kotaracak usta yeterli değildi. Bu ligde kaç hocaya nasip olur böylesi bir kadro?
Bizim gördüklerimizi kulübü yönetenlerin görmemesi mümkün mü? Sabrettiler... Ta ki son Amed SF. maçına kadar... Yenilgi bardağı taşıran son damla oldu ve neşter geç de olsa vuruldu.
Umut ediyorum ki bu değişiklik, diken üzerinde doksan dakika bitirişlerimizin sonu olur… Lakin saç baş yolmadan rahat maç izlemeyi özledik…