Samsunspor, Süper Lig hedefiyle başladığı TFF 1. Lig'in 2021-22 sezonunun ilk yarısında deyim yerindeyse ''Sınıfta kaldı''. İlk 2'yi hedeflerken, 7. sıra ile play-off'u da ıskaladı.
Geçen sezon puan puana biten sezonda üçlü averajla ilk iki dışında kalan ve Play-off'ta da hayal kırıklığı yaşatan Kırmızı-beyaz-siyahlı takım sezona, omzunda 'Çalıştırdığı takımları Süper Lig'e çıkarır'' apoleti taşıyan Mehmet Altıparmak ile başladı.
Samsunspor transferde de çok hareketliydi. Başkan Yüksel Yldırım, göründüğü kadarıyla istenen tüm oyuncuları aldı. Hatta o kadar aldı ki; bazı oyuncular sezon başlamadan geri yollandı, yerine yenileri geldi! Mesela Brahim Darri ve Esin Hakaj... Ayrıca geçen sezon alınan Gyasi ve Plumain de yine yollananlar arasında yer aldı. Hiç oynatamadığımız Melunovic'i saymıyorum bile.
Başkan Yıldırım'ın tüm iyi niyetine rağmen, özellikle yabancı transferindeki yanlışlar, ilk yarıda istenen başarıya ulaşılamamasının en önemli nedenlerinden birisiydi. Yerli yabancı 20 küsur oyuncu alınıp da bir tane 'net golcü santrfor' alınmamasını anlamakta zorlanıyorum.
Mehmet Altıparmak Hoca kendi deyimiyle takımı herkesin gol atabileceği bir hücum anlayışıyla oynattı ya da oynatmaya çalıştı. Aslında Altıparmak dönemine baktığımızda Samsunspor'da hakikatten herkes gol atabilirdi. Zaten o dönemde Samsunspor ligin en fazla şut çeken takımlarından birisiydi. Ama isabetli şuta baktığımızda, takımın o kadar da başarılı olamadığı gerçeği ortaya çıkıyordu. Mesela 1-1 biten bir Ümraniyespor maçı var ki; 16 şutta sıfır isabetle tamamlanmış. Gol olan 17. isabetli tek şut ise penaltı.
Altıparmak döneminde 8 maçta 38'i isabetli 137 şutta 14 gol atan takım, daha sonra göreve gelen Fuat Çapa döneminde 10 maçta 35'i isabetli 117 şut attı, 12 gol buldu. Hücum yönüne baktığımızda ilk dönemde takım neredeyse 10 şutta bir gol (9.78) attı. Çapa döneminde de gol oranı şuta göre aşağı yukarı aynı: 9.75. Ama maç başına gol sayısı düşüyor. Altıparmak ile maç başına 1.75 gol atarken, Çapa döneminde maç başına 1.2 gol bulduk. 8 maçta daha çok gol ortalamasıyla 11 puan (maç başına 1.37) alırken, ardından 10 maçta daha az gol atmamıza rağmen 16 puan (maç başına 1.6) elde ettik.
Burada asıl fark yenen golde ortaya çıkıyor. Altıparmak yönetiminde maç başına kalemizde 1.75 gol gördük. Çapa ile bu rakam maç başına 0.9'a indi. Çapa döneminde Samsunspor kazandığı 4 maçta da gol yemedi, gol yemediği bir maçı da berabere tamamladı. Gol yediği 5 maçın 2'sini kaybetti, 3'inde berabere kaldı, 12 puandan oldu. Gol yemediği maçlarda sadece 2 puan kaybetti.
Puan cetveline baktığımızda Samsunspor en çok gol atan 7. takım (26 gol). İlk 6'daki 6 takımdan az gol atarken, altta yer alan 12 takımdan fazla gol kaydetmiş. Aslında attığı gol çok da az değil, ama yediği 23 gol hedefi olan bir takım için fazla. Averajı sadece + 3. İlk 4'teki takımların averajı + 11 ve daha üzeri. Yani çok gol yiyorsanız, çok daha fazlasını atmanız lazım. Samsunspor bunu yapamadı.
Takımın çok şey beklediği isimlerden Yasin Öztekin çok eleştirildi. Kötü oynadığı çok maç var. Ama şunu da görmezden gelirsek Yasin'e haksızlık yapmış oluruz. 8 gol 3 asistle 11 gole doğrudan katkı sağlamış. Bu alanda takımın en iyisi. Gol ve asist katkısı yaptığı 6 maçın 3'ünü kazanıp, 3'ünü berabere bitirmişiz. Yasin'in skora katkı sağladığı maçlarda hiç yenilgimiz yok.
Tüm eleştirilere rağmen, Samsunspor bu kadro ile başarılı olacaksa bunda Yasin kilit oyuncu konumunda. İlk yarıdaki gibi vasatın altındaki maçı fazla olursa, takıma zarar verecek, iyi oynadığı maçlar artarsa, bu takımın hanesine artı puan olarak yazılacak.
Tomane 5 gol 3 asist, Fofana da 4 gol 3 asistle ve genelde iyi oyunlarıyla öne çıkan diğer iki isim oldu. Osman, Yunus Emre ve sakatlanana kadar Recep Burak, zaman zaman Cihan, zaman zaman Melih Okutan iyiydi. Mehmet Akyüz ile Gökhan hayal kırıklığıydı. Zaten kadro dışı kaldılar. Boli, Çinari, 1-2 maç hariç Hasan ve sakatlığın da etkisiyle Saviçeviç beklentinin çok altında kaldılar. Kaleciler de 1-2 önemli hataya rağmen iyiydi.
Sonuçta istikrarsız geçen bir ilk yarı, özellikle devrenin ilk bölümünde çok kolay gol yiyen takım, yan topların takım olarak seyredilmesi, orta alanda üstünlüğün genelde rakibe kaptırılması, rakibe kolay geçiş imkanı verilmesi, hatalı pas sayısının çokluğu, büyük gayretle kazanılan topların kolay kaybedilmesi, gereksiz geri pas hastalığının sürmesi, gol noktasında son pas ya da şut kararının isabetsizliği, iyi bir golcünün olmaması, ligin en çok korner kullanan takımının o da son dönemde sadece 2 korner golü atması mevcut tablonun belli başlı sebepleri.
Her şeye rağmen takım son hafta Tuzlaspor'u yenip ilk 6'ya girebilseydi, karnede geçer yazabilirdi. Şu durumda karnede yazan gerçek ise sınıfta kaldığımız. İkinci yarıda ''pekiyi'' almak en büyük dileğimiz.
Geçen sezon puan puana biten sezonda üçlü averajla ilk iki dışında kalan ve Play-off'ta da hayal kırıklığı yaşatan Kırmızı-beyaz-siyahlı takım sezona, omzunda 'Çalıştırdığı takımları Süper Lig'e çıkarır'' apoleti taşıyan Mehmet Altıparmak ile başladı.
Samsunspor transferde de çok hareketliydi. Başkan Yüksel Yldırım, göründüğü kadarıyla istenen tüm oyuncuları aldı. Hatta o kadar aldı ki; bazı oyuncular sezon başlamadan geri yollandı, yerine yenileri geldi! Mesela Brahim Darri ve Esin Hakaj... Ayrıca geçen sezon alınan Gyasi ve Plumain de yine yollananlar arasında yer aldı. Hiç oynatamadığımız Melunovic'i saymıyorum bile.
Başkan Yıldırım'ın tüm iyi niyetine rağmen, özellikle yabancı transferindeki yanlışlar, ilk yarıda istenen başarıya ulaşılamamasının en önemli nedenlerinden birisiydi. Yerli yabancı 20 küsur oyuncu alınıp da bir tane 'net golcü santrfor' alınmamasını anlamakta zorlanıyorum.
Mehmet Altıparmak Hoca kendi deyimiyle takımı herkesin gol atabileceği bir hücum anlayışıyla oynattı ya da oynatmaya çalıştı. Aslında Altıparmak dönemine baktığımızda Samsunspor'da hakikatten herkes gol atabilirdi. Zaten o dönemde Samsunspor ligin en fazla şut çeken takımlarından birisiydi. Ama isabetli şuta baktığımızda, takımın o kadar da başarılı olamadığı gerçeği ortaya çıkıyordu. Mesela 1-1 biten bir Ümraniyespor maçı var ki; 16 şutta sıfır isabetle tamamlanmış. Gol olan 17. isabetli tek şut ise penaltı.
Altıparmak döneminde 8 maçta 38'i isabetli 137 şutta 14 gol atan takım, daha sonra göreve gelen Fuat Çapa döneminde 10 maçta 35'i isabetli 117 şut attı, 12 gol buldu. Hücum yönüne baktığımızda ilk dönemde takım neredeyse 10 şutta bir gol (9.78) attı. Çapa döneminde de gol oranı şuta göre aşağı yukarı aynı: 9.75. Ama maç başına gol sayısı düşüyor. Altıparmak ile maç başına 1.75 gol atarken, Çapa döneminde maç başına 1.2 gol bulduk. 8 maçta daha çok gol ortalamasıyla 11 puan (maç başına 1.37) alırken, ardından 10 maçta daha az gol atmamıza rağmen 16 puan (maç başına 1.6) elde ettik.
Burada asıl fark yenen golde ortaya çıkıyor. Altıparmak yönetiminde maç başına kalemizde 1.75 gol gördük. Çapa ile bu rakam maç başına 0.9'a indi. Çapa döneminde Samsunspor kazandığı 4 maçta da gol yemedi, gol yemediği bir maçı da berabere tamamladı. Gol yediği 5 maçın 2'sini kaybetti, 3'inde berabere kaldı, 12 puandan oldu. Gol yemediği maçlarda sadece 2 puan kaybetti.
Puan cetveline baktığımızda Samsunspor en çok gol atan 7. takım (26 gol). İlk 6'daki 6 takımdan az gol atarken, altta yer alan 12 takımdan fazla gol kaydetmiş. Aslında attığı gol çok da az değil, ama yediği 23 gol hedefi olan bir takım için fazla. Averajı sadece + 3. İlk 4'teki takımların averajı + 11 ve daha üzeri. Yani çok gol yiyorsanız, çok daha fazlasını atmanız lazım. Samsunspor bunu yapamadı.
Takımın çok şey beklediği isimlerden Yasin Öztekin çok eleştirildi. Kötü oynadığı çok maç var. Ama şunu da görmezden gelirsek Yasin'e haksızlık yapmış oluruz. 8 gol 3 asistle 11 gole doğrudan katkı sağlamış. Bu alanda takımın en iyisi. Gol ve asist katkısı yaptığı 6 maçın 3'ünü kazanıp, 3'ünü berabere bitirmişiz. Yasin'in skora katkı sağladığı maçlarda hiç yenilgimiz yok.
Tüm eleştirilere rağmen, Samsunspor bu kadro ile başarılı olacaksa bunda Yasin kilit oyuncu konumunda. İlk yarıdaki gibi vasatın altındaki maçı fazla olursa, takıma zarar verecek, iyi oynadığı maçlar artarsa, bu takımın hanesine artı puan olarak yazılacak.
Tomane 5 gol 3 asist, Fofana da 4 gol 3 asistle ve genelde iyi oyunlarıyla öne çıkan diğer iki isim oldu. Osman, Yunus Emre ve sakatlanana kadar Recep Burak, zaman zaman Cihan, zaman zaman Melih Okutan iyiydi. Mehmet Akyüz ile Gökhan hayal kırıklığıydı. Zaten kadro dışı kaldılar. Boli, Çinari, 1-2 maç hariç Hasan ve sakatlığın da etkisiyle Saviçeviç beklentinin çok altında kaldılar. Kaleciler de 1-2 önemli hataya rağmen iyiydi.
Sonuçta istikrarsız geçen bir ilk yarı, özellikle devrenin ilk bölümünde çok kolay gol yiyen takım, yan topların takım olarak seyredilmesi, orta alanda üstünlüğün genelde rakibe kaptırılması, rakibe kolay geçiş imkanı verilmesi, hatalı pas sayısının çokluğu, büyük gayretle kazanılan topların kolay kaybedilmesi, gereksiz geri pas hastalığının sürmesi, gol noktasında son pas ya da şut kararının isabetsizliği, iyi bir golcünün olmaması, ligin en çok korner kullanan takımının o da son dönemde sadece 2 korner golü atması mevcut tablonun belli başlı sebepleri.
Her şeye rağmen takım son hafta Tuzlaspor'u yenip ilk 6'ya girebilseydi, karnede geçer yazabilirdi. Şu durumda karnede yazan gerçek ise sınıfta kaldığımız. İkinci yarıda ''pekiyi'' almak en büyük dileğimiz.