Umut fakirin ekmeği... Ama nedense bizim ekmek çabuk bitiyor. Balıkesir'i yenip havaya giriyoruz, Kocaeli'de yol kazası... Keçiörengücü'nü yeniyoruz. ''Tamam rotaya girdik'' diyoruz. Bursa'da yol kazası. Bir kaza, iki kaza... Aman dikkat komaya girmeyelim...
İkinci kazanın analizine gelince... Samsunspor'da geçen hafta bekleneni veremeyen Fofana ile birlikte sakat Gökhan'ın yerine Mehmet Akyüz ve Melih Okutan ilk 11'de yer alan isimler oldu.
Samsunspor aslında oyuna hiç bir şey yapmayarak başladı. Bunda daha 30. saniye bile dolmadan kalemizde yaşadığımız gol tehlikesinin de etkisi vardı. Aykut'un kritik müdahalesi geriye düşmemizi engelledi.
Ardından Bursa daha etkili görünürken, Samsunspor'un organize geliştirdiği ilk atakta golümüz şapkadan çıktı. Soner, Mehmet Akyüz'ün önüne nefis bir pas attı. Mehmet soldan Tomane'ye doğru çok güzel bir top kesti. Luka Capan'ın müdahale ettiği top, üst direğe de çarpıp ağlara gitti.
Golden sonra da Bursa'nın baskısı ve şutları vardı. Bunların etkili olan bir iki tanesinde kaleci Aykut gole izin vermedi. Ama Soner'in hatalı pası sonrası gelişen Bursaspor atağının penaltıyla sonuçlanması skoru 1-1'e getirdi.
İlk yarının büyük bölümünde neredeyse sahaya olumlu bir şey koyamayan Samsunspor devre arasına girerken canlanır gibi oldu. Rakibe yapılan baskı, çalınan toplar rakip kalede tehlikeli anların yaşanmasına yol açtı. Uzatma dakikasında Mehmet Akyüz'ün aslında çok da net olmayan ama kaleye giden vuruşunu kaleci güçlükle çeldi.
Samsunspor'un ilk yarıda istenen performansı gösterememesinin en önemli nedeni Bursaspor'un etkili oyunuydu. Yaptığımız pas hataları da Bursa'nın ekmeğine yağ sürdü.
İlk devrede Bursaspor, 3'ü bulabilirdi. Kötü oynadığımız bir devreyi Mehmet'in vuruşu gol olsa önde de kapatabilirdik.
Böyle dengesiz bir 45 dakikanın ardından ikinci yarıya da Samsunspor önceki maçlarının aksine futbolsuz başladı. Bruno golü atarken adeta elini kolunu sallayarak ceza alanı çizgimizin önünde dolaştı. Kimse ''Sen burada ne arıyorsun!'' demeyince de golü attı.
Samsunspor ancak ikinci golden sonra bir şeyler yapmaya başladı. Fofana'nın da oyuna girmesiyle daha atak göründü. Bunda belki Bursaspor'un skoru koruma güdüsünün de etkisi de vardı.
Bursaspor'un 10 kişi kalmasından sonra kısıtlı bir süre olmasına rağmen Samsunspor'dan çok şeyler bekliyorduk. Önce beraberlik, ardından da galibiyet golü. Ama evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor. Zaten Bursa deplasmanındaki Samsunspor'un da bu hesabı uydurması mümkün değildi.
Hem penaltı golünde hem de Batuhan'ın attığı 3. golde yaptığımız pas hatalarının cezasını çektik. Maç boyunca bu hataları sürekli yaptık durduk. Bu kadar pas hatası, bu kadar etkisiz hücum girişimleri, kötü ortalar, kötü şutlar... Hangi birini sayayım. Bu kadar olumsuzluğun bir araya geldiği bir maçtan olumlu bir sonuç beklemek de biraz hayalcilik olurdu doğrusu.
10 kişilik takımdan iki acemi kontra golü yemenin de bir izahını bulamıyorum.
Samsun'da iyi bir oyuncu yoktu. Biraz Osman, biraz Burak bir şeyler yapmak için çabalar göründü. Yasin zaman zaman savunma yönünde katkı verdi, hücumda etkisizdi. Ali ilk kez bu kadar silikti. Boli artık kredisini tüketiyor. Fofana Samsunspor'a hareket getiren oyuncuydu, ama topla oynama sevdasına bir fren yapması gerekiyor. Soldan ceza alanına girdiği iki pozisyonda pas vermeyi düşünse belki bir şeyler olurdu. Ama o toptan ayrılamayınca, top onu bıraktı, ataklar da eridi gitti.
Sonuçta Samsunspor'a yakışmayan bir oyun, hiç yakışmayan bir skor... Hocamız Mehmet Altıparmak'a hep güvendik, güvenmeye de devam edeceğiz. Hocamız hep, ''Biz kendi oyunumuzu oynayacağız'' diyor. Ama bu yolda sahada pek de umutlu işler göremiyoruz.
Kendimizi kandırmayalım. 4 maç, 2 galibiyet, 2 yenilgi. Oynadığımız rakiplere bir bakıyorum. Küçümsemek istemiyorum ancak, şu anki puan cetvelinde, birisi (Bursa) 12., birisi (Keçiörengücü) 13., birisi (Kocaelispor) 14., birisi de sonuncu (Balıkesir). Kimse ''Bu ligde her takım her takımı yener'' bahanesine sığınmasın. Ligin zayıf 4 takımı karşısında alınan 6 puanın başarıyla falan alakası olamaz. Daha üst sırada ligin tozunu atan takımlarla oynamadık bile...
Mehmet Hocam. Yine tekrarlıyorum... Sana güveniyoruz... ''Geçen sezonu konuşmayalım'' diyorsun. Tamam konuşmayalım da, sen de bize Ertuğrul Sağlam dönemini aratma...
İkinci kazanın analizine gelince... Samsunspor'da geçen hafta bekleneni veremeyen Fofana ile birlikte sakat Gökhan'ın yerine Mehmet Akyüz ve Melih Okutan ilk 11'de yer alan isimler oldu.
Samsunspor aslında oyuna hiç bir şey yapmayarak başladı. Bunda daha 30. saniye bile dolmadan kalemizde yaşadığımız gol tehlikesinin de etkisi vardı. Aykut'un kritik müdahalesi geriye düşmemizi engelledi.
Ardından Bursa daha etkili görünürken, Samsunspor'un organize geliştirdiği ilk atakta golümüz şapkadan çıktı. Soner, Mehmet Akyüz'ün önüne nefis bir pas attı. Mehmet soldan Tomane'ye doğru çok güzel bir top kesti. Luka Capan'ın müdahale ettiği top, üst direğe de çarpıp ağlara gitti.
Golden sonra da Bursa'nın baskısı ve şutları vardı. Bunların etkili olan bir iki tanesinde kaleci Aykut gole izin vermedi. Ama Soner'in hatalı pası sonrası gelişen Bursaspor atağının penaltıyla sonuçlanması skoru 1-1'e getirdi.
İlk yarının büyük bölümünde neredeyse sahaya olumlu bir şey koyamayan Samsunspor devre arasına girerken canlanır gibi oldu. Rakibe yapılan baskı, çalınan toplar rakip kalede tehlikeli anların yaşanmasına yol açtı. Uzatma dakikasında Mehmet Akyüz'ün aslında çok da net olmayan ama kaleye giden vuruşunu kaleci güçlükle çeldi.
Samsunspor'un ilk yarıda istenen performansı gösterememesinin en önemli nedeni Bursaspor'un etkili oyunuydu. Yaptığımız pas hataları da Bursa'nın ekmeğine yağ sürdü.
İlk devrede Bursaspor, 3'ü bulabilirdi. Kötü oynadığımız bir devreyi Mehmet'in vuruşu gol olsa önde de kapatabilirdik.
Böyle dengesiz bir 45 dakikanın ardından ikinci yarıya da Samsunspor önceki maçlarının aksine futbolsuz başladı. Bruno golü atarken adeta elini kolunu sallayarak ceza alanı çizgimizin önünde dolaştı. Kimse ''Sen burada ne arıyorsun!'' demeyince de golü attı.
Samsunspor ancak ikinci golden sonra bir şeyler yapmaya başladı. Fofana'nın da oyuna girmesiyle daha atak göründü. Bunda belki Bursaspor'un skoru koruma güdüsünün de etkisi de vardı.
Bursaspor'un 10 kişi kalmasından sonra kısıtlı bir süre olmasına rağmen Samsunspor'dan çok şeyler bekliyorduk. Önce beraberlik, ardından da galibiyet golü. Ama evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor. Zaten Bursa deplasmanındaki Samsunspor'un da bu hesabı uydurması mümkün değildi.
Hem penaltı golünde hem de Batuhan'ın attığı 3. golde yaptığımız pas hatalarının cezasını çektik. Maç boyunca bu hataları sürekli yaptık durduk. Bu kadar pas hatası, bu kadar etkisiz hücum girişimleri, kötü ortalar, kötü şutlar... Hangi birini sayayım. Bu kadar olumsuzluğun bir araya geldiği bir maçtan olumlu bir sonuç beklemek de biraz hayalcilik olurdu doğrusu.
10 kişilik takımdan iki acemi kontra golü yemenin de bir izahını bulamıyorum.
Samsun'da iyi bir oyuncu yoktu. Biraz Osman, biraz Burak bir şeyler yapmak için çabalar göründü. Yasin zaman zaman savunma yönünde katkı verdi, hücumda etkisizdi. Ali ilk kez bu kadar silikti. Boli artık kredisini tüketiyor. Fofana Samsunspor'a hareket getiren oyuncuydu, ama topla oynama sevdasına bir fren yapması gerekiyor. Soldan ceza alanına girdiği iki pozisyonda pas vermeyi düşünse belki bir şeyler olurdu. Ama o toptan ayrılamayınca, top onu bıraktı, ataklar da eridi gitti.
Sonuçta Samsunspor'a yakışmayan bir oyun, hiç yakışmayan bir skor... Hocamız Mehmet Altıparmak'a hep güvendik, güvenmeye de devam edeceğiz. Hocamız hep, ''Biz kendi oyunumuzu oynayacağız'' diyor. Ama bu yolda sahada pek de umutlu işler göremiyoruz.
Kendimizi kandırmayalım. 4 maç, 2 galibiyet, 2 yenilgi. Oynadığımız rakiplere bir bakıyorum. Küçümsemek istemiyorum ancak, şu anki puan cetvelinde, birisi (Bursa) 12., birisi (Keçiörengücü) 13., birisi (Kocaelispor) 14., birisi de sonuncu (Balıkesir). Kimse ''Bu ligde her takım her takımı yener'' bahanesine sığınmasın. Ligin zayıf 4 takımı karşısında alınan 6 puanın başarıyla falan alakası olamaz. Daha üst sırada ligin tozunu atan takımlarla oynamadık bile...
Mehmet Hocam. Yine tekrarlıyorum... Sana güveniyoruz... ''Geçen sezonu konuşmayalım'' diyorsun. Tamam konuşmayalım da, sen de bize Ertuğrul Sağlam dönemini aratma...