Hüseyin Eroğlu’nun iç sahadaki ilk karşılaşmasıydı. Ligi iyi tanıdığı gibi, taraftarının ve tribünlerinin Y.Samsunspor için ne anlama geldiğini de çok iyi biliyordu.
Tabii, iç sahada çıktığı ilk karşılaşmadan üç puanla ayrılmanın, üç puanın ötesinde anlamı olduğunu da…
Baskılı ve istekli oyunla üç puanı hanemize yazdırdık…
Ancak daha da önemlisi, bugüne kadar doğaçlama oyundan ileri gidememiş takımın, ekol üretmek için attığı ilk adımları izledik...
Bugüne kadar bir oyun planına sahip olmadığına defalarca şahit olduğumuz Y.Samsunspor, hem hücum hem de savunma dengesini iyi kuracak ve sistem oluşturacak bir yola girmiş gibi…
Karşılaşmaya baskılı ve istekli başladık...
İlk yarının son bölümünü saymazsak, oyun üstünlüğü bizdeydi. Hatta zaman zaman rakibi sahasına hapsettik ve top göstermedik. Pas trafiğini felç ettik. İki kontratak dışında, tehlikeli sayılabilecek pozisyonları yoktu. O pozisyonlarda da zaten Yunus Emre Çift ve Soner Gönül, topu rakibin ayağından ‘tereyağından kıl çeker gibi’ aldı.
Buraya kadar tamam…
Zevkli ve geriye yaslanarak rahat bir maç izledik…
Ne var ki bulduğumuz gollerin ikisinde de organize imza yoktu!
İlk golü rakibin hatasından, ikinciyi duran toptan bulduk. Organize ataklarla rakip kaleye inmelerimizi golle sonuçlandıramadık.
Elbette ki Hüseyin Eroğlu elinde ki sihirli değnekle Samsun’a gelmedi. Eksiklerin giderilmesi biraz zaman alacak. Dokunuşlarının her hafta takıma pozitif katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Tabii, iç sahada çıktığı ilk karşılaşmadan üç puanla ayrılmanın, üç puanın ötesinde anlamı olduğunu da…
Baskılı ve istekli oyunla üç puanı hanemize yazdırdık…
Ancak daha da önemlisi, bugüne kadar doğaçlama oyundan ileri gidememiş takımın, ekol üretmek için attığı ilk adımları izledik...
Bugüne kadar bir oyun planına sahip olmadığına defalarca şahit olduğumuz Y.Samsunspor, hem hücum hem de savunma dengesini iyi kuracak ve sistem oluşturacak bir yola girmiş gibi…
Karşılaşmaya baskılı ve istekli başladık...
İlk yarının son bölümünü saymazsak, oyun üstünlüğü bizdeydi. Hatta zaman zaman rakibi sahasına hapsettik ve top göstermedik. Pas trafiğini felç ettik. İki kontratak dışında, tehlikeli sayılabilecek pozisyonları yoktu. O pozisyonlarda da zaten Yunus Emre Çift ve Soner Gönül, topu rakibin ayağından ‘tereyağından kıl çeker gibi’ aldı.
Buraya kadar tamam…
Zevkli ve geriye yaslanarak rahat bir maç izledik…
Ne var ki bulduğumuz gollerin ikisinde de organize imza yoktu!
İlk golü rakibin hatasından, ikinciyi duran toptan bulduk. Organize ataklarla rakip kaleye inmelerimizi golle sonuçlandıramadık.
Elbette ki Hüseyin Eroğlu elinde ki sihirli değnekle Samsun’a gelmedi. Eksiklerin giderilmesi biraz zaman alacak. Dokunuşlarının her hafta takıma pozitif katkı sağlayacağını düşünüyorum.