Her ne kadar Keçiörengücü deplasmanında iki puan bıraksa da ikinci yarı maçlarına, ilk yarıdaki 3 maç baz alındığında daha iyi bir başlangıç yapan Yılport Samsunspor, kazanarak ilk 6 iddiasını kuvvetlendirmek amacıyla sahaya çıktı.
İlk devrede deplasmandaki maçta 10 kişi kalan Bursaspor karşısında maçı çeviremediği gibi fark yiyen Samsun için, bu maçı kazanmak, rövanşı almak da ayrı bir önem taşıyordu.
Teknik Direktör Fuat Çapa Keçiörengücü maçına göre kadroda tek değişiklik yaparken, Cihan'ın yerine Savicevic ilk 11'de sahaya çıktı.
Her ne kadar ilk yarıda Samsunspor topa daha fazla sahip gibi görünse de bunu tehlikeli atağa ve gol pozisyonuna dönüştürecek beceriden yoksunduk. Çünkü final paslarını bir türlü adrese teslim gönderemedik.
Bu tür pasları en fazla vermesi gereken, takımın beyni olması için transfer edilen Savicevic'in 11. dakikadaki atağımızdaki tercihi bu konudaki problemlerimizin özetiydi. Saviçeviç son çizgiye indi, üzerine aşırı baskı yapan bir Bursasporlu da yoktu. Sırp futbolcu kafasını kaldırıp baksa, demarke pozisyonda topu bekleyen Tomane'ye ''al da at pası'' verebilirdi. Ama o son çizgiden rastgele topu penaltı noktasına doğru yolladı. Tabi ezbere pas rakibe gitti ve tehlikeli olabilecek bir atağı kendi elimizle durdurduk...
17.dakikada doğru pasın neler yapabileceğini de gördük. Soner'in taç atışından gelen pası, Tomane kafa ile Hasan'ın önüne indirdi. Hasan zoru başarıp, topu auta attı. Evet, gol kaçtı ama bu doğru, organize ve direkt sonuç alınabilecek bir ataktı. Samsunspor'da böyle atakları maalesef fazla göremiyoruz. Bu da santrforsuz takımda hücum performansını etkiliyor...
İlk yarıda dikkat çeken bir konu da Fofana'ydı. Genelde ve son Keçiörengücü maçında sol kanattan yaptığı bindirmelerle ve etkili ataklarla hücumdaki en tehlikeli silahımız olarak görülen Fofana bu kez daha çok içerdeydi. Ortadan yüklenmeler yaptı ama bunlar etkisizdi. Bir kez 33'te soldan ceza alanına girip topu 3 Samsunlu'nun ortasına attı, Hasan yine auta gönderdi. Fofana'nın da yapması gereken aslında buydu...
Samsunspor ilk yarım saatin ardından biraz daha bilerek yüklenmeye başladı. 38'de golün sinyali geldi. Fofana vurdu, kaleciden dönen topu Yasin yakın mesafeden dışarıya gönderdi. 3 dakika sonra Soner ortayı yaptı. Yasin'in şutu kaleciden döndü, Tomane tamamladı.
İkinci yarının başında Bursaspor'ın gardını düşürebilirdik. Hasan yakın mesafeden topu bir kez daha aut yerine bu kez kaleye gönderebilseydi, 2-0 cepteydi... 52'de Tomane, Yasin'in pasında topa vuramayıp sadece dokunabilince kaleci için kolay bir şut oldu.
54'te yine kolay bir gol yedik. İlk yarıda 2-3 pozisyonda sağından soluna dönene kadar mevsimler geçtiği için golü yapamayan Pedro, dört Samsunlu savunma oyuncusunun ortasında önüne düşen topa can havliyle vurdu, direğe çarpan top kaleye gitti. Nurullah'ın aslında kurtarabileceği bir vuruştu. Ama savunmacılar gibi o da bir an uyuyunca, şutu beklemeyince müdahalede de geç kaldı. Bu Bursaspor'un kaleyi bulan ilk ve tek şutuydu!
Teknik Direktör Çapa oyuna ilk müdahaleyi 71'de yaptı. Osman'ın yerine Cihan sahaya giren isim oldu. Osman'ın çıkması doğru karar mıydı? Bence tartışılır. Osman belki çok iyi görünmedi ama top rakip ceza alanının oralardaysa Osman da oradaydı. Top bizim ceza alanımızdaysa, Osman yine oradaydı. Top orta alanda mı dolanıyordu, Osman yine oralardaydı. Bu kadar efor sarf edip de yorulduğu için oyundan alındıysa, o zaman buna diyecek lafımız olmaz.
Çapa, aynı dakikada Alaeddin'in yerine de Ali Ülgen'e şans vererek, biraz daha hücuma yönelik bir 11 düşündü belki. Ama hücum golcü ile oynanır. ''Sahaya sürecek golcü var mıydı?'' diye soracak olursanız da benim verecek cevabım yok. Bu soruya cevap vermesi gerekenlerin verebileceği bir cevap olduğundan da kuşkuluyum.
Hasan 3 net gol kaçırdığı için, onu suçlayanlar olacaktır. 3 net pozisyon, 3'ünde de top auta gitti. Orada gerçek bir santrfor olsa ve bu toplar ona gitseydi, ''en az ikisi net goldü'' dersem abartmamış olurum... Yine bir gerçek golcü eksikliğini 74'te gördük. Fofana maçta ikinci kez sol kanadı kullandı, topu çok iyi taşıdı, pasını verdi. 3-4 Samsunlu topun olduğu bölgede olsa da gol vuruşu gelmedi.
Çok bilinen bir fıkradır. Temel, çevresindekilere sürekli, "Ben hastayım, öleceğim." diyormuş, ama kimse inanmıyormuş. Bir gün ölmüş ve vasiyeti üzerine mezar taşına şunu yazdırmış: "Hastayım, öleceğim dedim dedim bana inanmadınız. Bak, ne oldi şimdi?"
Biz de iki senedir ''Golcü de golcü. Yoksa başarı hayal'' diyoruz. İnanmıyorsunuz ki, santrfor transferi bir türlü yapılmadı. Eee.. Ne oldi?..
Samsunspor çok rahat kazanabileceği bir maçı santrforu olmadığı için, gol atacak bir transfer yerine kanatlara sağa sola transferler yapıldığı için kazanamadı. 18 şut, 6'sı isabetli. Vurulamayan ve kötü tercihlerle savunmadan dönen şut teşebbüslerini de sayarsak 25'e yakın gol şansı yakalamışız. Tek gol atabilmişiz.
Yazık oluyor. Kayıp 2 puan daha. Son iki haftada elimizle verdiğimiz 4 puan. Bu gidişle play-off potasından da uzaklaşıyoruz. İlk 6 hayal olmak üzere. Yanlış anlaşılmasın. Samsunspor her türlü eksiğe rağmen bu kadro ile play-off'a kalacaktır. Buna inanıyorum.
Benim asıl endişem, takım zihinsel olarak, mentalite olarak ilk 6'dan uzaklaşıyor. Sahaya çıkan kramponlar play-off'a inanmamaya başlamışsa, ki her hafta oraya doğru bir gidiş var... O zaman ''Geçmiş olsun!''
İlk devrede deplasmandaki maçta 10 kişi kalan Bursaspor karşısında maçı çeviremediği gibi fark yiyen Samsun için, bu maçı kazanmak, rövanşı almak da ayrı bir önem taşıyordu.
Teknik Direktör Fuat Çapa Keçiörengücü maçına göre kadroda tek değişiklik yaparken, Cihan'ın yerine Savicevic ilk 11'de sahaya çıktı.
Her ne kadar ilk yarıda Samsunspor topa daha fazla sahip gibi görünse de bunu tehlikeli atağa ve gol pozisyonuna dönüştürecek beceriden yoksunduk. Çünkü final paslarını bir türlü adrese teslim gönderemedik.
Bu tür pasları en fazla vermesi gereken, takımın beyni olması için transfer edilen Savicevic'in 11. dakikadaki atağımızdaki tercihi bu konudaki problemlerimizin özetiydi. Saviçeviç son çizgiye indi, üzerine aşırı baskı yapan bir Bursasporlu da yoktu. Sırp futbolcu kafasını kaldırıp baksa, demarke pozisyonda topu bekleyen Tomane'ye ''al da at pası'' verebilirdi. Ama o son çizgiden rastgele topu penaltı noktasına doğru yolladı. Tabi ezbere pas rakibe gitti ve tehlikeli olabilecek bir atağı kendi elimizle durdurduk...
17.dakikada doğru pasın neler yapabileceğini de gördük. Soner'in taç atışından gelen pası, Tomane kafa ile Hasan'ın önüne indirdi. Hasan zoru başarıp, topu auta attı. Evet, gol kaçtı ama bu doğru, organize ve direkt sonuç alınabilecek bir ataktı. Samsunspor'da böyle atakları maalesef fazla göremiyoruz. Bu da santrforsuz takımda hücum performansını etkiliyor...
İlk yarıda dikkat çeken bir konu da Fofana'ydı. Genelde ve son Keçiörengücü maçında sol kanattan yaptığı bindirmelerle ve etkili ataklarla hücumdaki en tehlikeli silahımız olarak görülen Fofana bu kez daha çok içerdeydi. Ortadan yüklenmeler yaptı ama bunlar etkisizdi. Bir kez 33'te soldan ceza alanına girip topu 3 Samsunlu'nun ortasına attı, Hasan yine auta gönderdi. Fofana'nın da yapması gereken aslında buydu...
Samsunspor ilk yarım saatin ardından biraz daha bilerek yüklenmeye başladı. 38'de golün sinyali geldi. Fofana vurdu, kaleciden dönen topu Yasin yakın mesafeden dışarıya gönderdi. 3 dakika sonra Soner ortayı yaptı. Yasin'in şutu kaleciden döndü, Tomane tamamladı.
İkinci yarının başında Bursaspor'ın gardını düşürebilirdik. Hasan yakın mesafeden topu bir kez daha aut yerine bu kez kaleye gönderebilseydi, 2-0 cepteydi... 52'de Tomane, Yasin'in pasında topa vuramayıp sadece dokunabilince kaleci için kolay bir şut oldu.
54'te yine kolay bir gol yedik. İlk yarıda 2-3 pozisyonda sağından soluna dönene kadar mevsimler geçtiği için golü yapamayan Pedro, dört Samsunlu savunma oyuncusunun ortasında önüne düşen topa can havliyle vurdu, direğe çarpan top kaleye gitti. Nurullah'ın aslında kurtarabileceği bir vuruştu. Ama savunmacılar gibi o da bir an uyuyunca, şutu beklemeyince müdahalede de geç kaldı. Bu Bursaspor'un kaleyi bulan ilk ve tek şutuydu!
Teknik Direktör Çapa oyuna ilk müdahaleyi 71'de yaptı. Osman'ın yerine Cihan sahaya giren isim oldu. Osman'ın çıkması doğru karar mıydı? Bence tartışılır. Osman belki çok iyi görünmedi ama top rakip ceza alanının oralardaysa Osman da oradaydı. Top bizim ceza alanımızdaysa, Osman yine oradaydı. Top orta alanda mı dolanıyordu, Osman yine oralardaydı. Bu kadar efor sarf edip de yorulduğu için oyundan alındıysa, o zaman buna diyecek lafımız olmaz.
Çapa, aynı dakikada Alaeddin'in yerine de Ali Ülgen'e şans vererek, biraz daha hücuma yönelik bir 11 düşündü belki. Ama hücum golcü ile oynanır. ''Sahaya sürecek golcü var mıydı?'' diye soracak olursanız da benim verecek cevabım yok. Bu soruya cevap vermesi gerekenlerin verebileceği bir cevap olduğundan da kuşkuluyum.
Hasan 3 net gol kaçırdığı için, onu suçlayanlar olacaktır. 3 net pozisyon, 3'ünde de top auta gitti. Orada gerçek bir santrfor olsa ve bu toplar ona gitseydi, ''en az ikisi net goldü'' dersem abartmamış olurum... Yine bir gerçek golcü eksikliğini 74'te gördük. Fofana maçta ikinci kez sol kanadı kullandı, topu çok iyi taşıdı, pasını verdi. 3-4 Samsunlu topun olduğu bölgede olsa da gol vuruşu gelmedi.
Çok bilinen bir fıkradır. Temel, çevresindekilere sürekli, "Ben hastayım, öleceğim." diyormuş, ama kimse inanmıyormuş. Bir gün ölmüş ve vasiyeti üzerine mezar taşına şunu yazdırmış: "Hastayım, öleceğim dedim dedim bana inanmadınız. Bak, ne oldi şimdi?"
Biz de iki senedir ''Golcü de golcü. Yoksa başarı hayal'' diyoruz. İnanmıyorsunuz ki, santrfor transferi bir türlü yapılmadı. Eee.. Ne oldi?..
Samsunspor çok rahat kazanabileceği bir maçı santrforu olmadığı için, gol atacak bir transfer yerine kanatlara sağa sola transferler yapıldığı için kazanamadı. 18 şut, 6'sı isabetli. Vurulamayan ve kötü tercihlerle savunmadan dönen şut teşebbüslerini de sayarsak 25'e yakın gol şansı yakalamışız. Tek gol atabilmişiz.
Yazık oluyor. Kayıp 2 puan daha. Son iki haftada elimizle verdiğimiz 4 puan. Bu gidişle play-off potasından da uzaklaşıyoruz. İlk 6 hayal olmak üzere. Yanlış anlaşılmasın. Samsunspor her türlü eksiğe rağmen bu kadro ile play-off'a kalacaktır. Buna inanıyorum.
Benim asıl endişem, takım zihinsel olarak, mentalite olarak ilk 6'dan uzaklaşıyor. Sahaya çıkan kramponlar play-off'a inanmamaya başlamışsa, ki her hafta oraya doğru bir gidiş var... O zaman ''Geçmiş olsun!''