Yılport Samsunspor, 4. haftanın kapanış maçında Manisa'yı evinde ağırladı. Teknik Direktör Bayram Bektaş, ''Dediğim dedik'' anlayışından yine vazgeçmedi. İlk 3 haftada olduğu gibi takım sahaya aynı 11 ile çıktı.
Kolay iş değildir, böyle durumlarda radikal karar vermek. Liderlik ister, cesaret ister, kararlılık ister. Eleştiriler üzerine 11 değişikliğine gitsen ve maç kazanılsa, ''Bak biz dedik, 11'de değişiklik oldu, galibiyet geldi'' denecek. Kaybedilirse fatura yine sana çıkacak. 11 değişmese ve kazanılsa ''Israr ettim bak galibiyet geldi'' demek, başarıyı sahiplenmek var. Kaybedilse zaten her durumda fatura kesileceği için değişen bir şey yok.
Burada kolaya kaçıp hiç değilse başarıyı sahiplenme duygusu ağır basmış olacak ki, aynı 11 sahada... Ama bu 11 ile olmuyor, olmayacağı da görünüyor. Başka 11 ile olacak mı peki? Sadece 11'de sorun yok oyun anlayışında da problem var.
Koskoca ilk devrede 40. dakikaya kadar hiçbir şey yapmadık. 40'tan sonra biraz canlandık o kadar. O da penaltıyı kaçırınca gol atmaya yetmedi. Bir koca devre boşa harcanmaz, harcanmamalı.
İkinci devre daha hareketliydi. Manisa da daha çok ileriye çıkınca pozisyonlar iki takım için de arttı. Ancak Samsunspor aradığı golü bir türlü bulamadı. Oyun anlayışında problem var dedim ya; Dakika 85, durum 0-0. Samsunspor kendi yarı alanında yan pas, geri pas, az ileriye pas, sonra yana dön, bir de öbür tarafı yokla... 90 küsur, golü yemişiz, yine aynı terane. Yan pas, geri pas, al gülüm ver gülüm.
Topu ileriye taşımayınca golü nasıl atacaksın. İleri, iş bitirecek pas yapamıyorsan - ki, o da ayrı bir sorun - bari ileri uzun top at. Ahmet var, Sarp'ı da almışsın. Uzun oyuncularla belki bir şeyler çıkar.
Boldrin'de ısrar etmenin de yararı yok, artık zararı ayyuka çıktı. Yine penaltı kaçırdık. Boldrin'i penaltıyı kaçırdığı için eleştirmiyorum. Çünkü 2 metre önündeki oyuncuya pas atamayan bir futbolcu o penaltıyı nasıl atsın. Penaltı kaleci için şanstır. Atladığın yöne top giderse kurtarma şansın olur. Ama atan için şans değildir. İyi penaltı atarsın, gol olur. Kötü atarsın olmaz. Penaltıda Boldrin'in kaleci ile hiç alakası yoktu, Sadece topa bakıp vurdu. Vuracağı yönü zaten belirlemiş, değiştirmeye niyeti yok. Hâlbuki az kafasını kaldırıp kaleciye de baksa, soluna hamle yaptığını görüp, topu diğer köşeye atabilirdi. Kaleciye bakıp da atış yönünü değiştiremiyorsa, zaten o penaltıyı atmasın.
Bir de korner atışları var. Hani bizim gol yediğimiz korner atışları... 8 kez köşe vuruşu kullandık. Boldrin topu hep futbolcularımızın olmadığı bölgeye attı. Topu öne ya da göbeğe, penaltı noktası bölgesine değil de arkaya atacaksak, Allah rızası için bir kez de orada niye bir oyuncumuz yok? 8'de 1 olsun gollük pozisyon bulunmaz mı? Bulunmuyor işte.
Boldrin'e biraz fazla yüklendik ama, ötekiler de çok farklı değildi. Sakatlanıp çıkana kadar Celil takımın en iyisiydi. O çıkınca, ''şu iyi'' diyerek öne çıkartacak bir isim bulamadım.
Takımın tek olumlu yönü, top rakipteyken herkes cansiperane savaşıyor. Eğer onu da yapmasak, inanın maçı kaybetmek için son dakikayı beklemezdik! Erkenden goller gelir, fark yerdik.
Biz kötüydük, hakem cephesi bizden kötüydü. 11. dakikada Osman ceza alanı içinde formasından çekildi. Açık, net, tartışmasız penaltı. Ne hakem gördü, ne de VAR incelemesinden bir şey çıktı. Bu da penaltı değilse hangisi penaltı olacak... Demek ki, penaltı kuralları değişti de bizim haberimiz yok. Ayağa basmadan düşersen penaltı veriliyor. Ama formadan çekilip düşersen bir şey yok!..
İkinci devrede, Fofana'ya da yapılan bir engelleme var. Çok net penaltı gibi görünmese de ''Penaltı'' çalınsa kimse ''değil'' diyemezdi.
Hoş, verilmeyen ilk devredeki ve ikinci yarıdaki penaltılar da çalınsa gol atacağımız şüpheliydi! Penaltı bile atamayan bir takım haline geliyoruz, aman dikkat!
Sonuçta Eyüp ve Erzurum karşısında kaçırılan iki galibiyet sonrası beraberlikle en azından yenilmemiştik. Şimdi deniz de bitti. ''Pozisyon zenginliğimiz var'' gibi hiç bir anlamı olmayan savunma yapmanın kimseye faydası yok.
Artık karar verme zamanı. ''Bayram Bektaş hoca bu takıma futbol oynatacak mı, oynatamayacak mı?'' Yoksa başka bir formül mü bulunacak? Yönetimin bu konuda bir adım atması gerekiyor. Henüz erken, kayıplar giderilebilir. Ama bu düzen böyle devam ederse her geçen haftanın kayıplara yazması, yazmamasından daha büyük bir ihtimal.
Navigasyon uyarıyı verdi. Vermek ne demek, avaz avaz bağırıyor. Köprüden önceki son çıkışa yaklaştık. Orayı kaçırmadan, gerekiyorsa direksiyonu kıralım...
Kolay iş değildir, böyle durumlarda radikal karar vermek. Liderlik ister, cesaret ister, kararlılık ister. Eleştiriler üzerine 11 değişikliğine gitsen ve maç kazanılsa, ''Bak biz dedik, 11'de değişiklik oldu, galibiyet geldi'' denecek. Kaybedilirse fatura yine sana çıkacak. 11 değişmese ve kazanılsa ''Israr ettim bak galibiyet geldi'' demek, başarıyı sahiplenmek var. Kaybedilse zaten her durumda fatura kesileceği için değişen bir şey yok.
Burada kolaya kaçıp hiç değilse başarıyı sahiplenme duygusu ağır basmış olacak ki, aynı 11 sahada... Ama bu 11 ile olmuyor, olmayacağı da görünüyor. Başka 11 ile olacak mı peki? Sadece 11'de sorun yok oyun anlayışında da problem var.
Koskoca ilk devrede 40. dakikaya kadar hiçbir şey yapmadık. 40'tan sonra biraz canlandık o kadar. O da penaltıyı kaçırınca gol atmaya yetmedi. Bir koca devre boşa harcanmaz, harcanmamalı.
İkinci devre daha hareketliydi. Manisa da daha çok ileriye çıkınca pozisyonlar iki takım için de arttı. Ancak Samsunspor aradığı golü bir türlü bulamadı. Oyun anlayışında problem var dedim ya; Dakika 85, durum 0-0. Samsunspor kendi yarı alanında yan pas, geri pas, az ileriye pas, sonra yana dön, bir de öbür tarafı yokla... 90 küsur, golü yemişiz, yine aynı terane. Yan pas, geri pas, al gülüm ver gülüm.
Topu ileriye taşımayınca golü nasıl atacaksın. İleri, iş bitirecek pas yapamıyorsan - ki, o da ayrı bir sorun - bari ileri uzun top at. Ahmet var, Sarp'ı da almışsın. Uzun oyuncularla belki bir şeyler çıkar.
Boldrin'de ısrar etmenin de yararı yok, artık zararı ayyuka çıktı. Yine penaltı kaçırdık. Boldrin'i penaltıyı kaçırdığı için eleştirmiyorum. Çünkü 2 metre önündeki oyuncuya pas atamayan bir futbolcu o penaltıyı nasıl atsın. Penaltı kaleci için şanstır. Atladığın yöne top giderse kurtarma şansın olur. Ama atan için şans değildir. İyi penaltı atarsın, gol olur. Kötü atarsın olmaz. Penaltıda Boldrin'in kaleci ile hiç alakası yoktu, Sadece topa bakıp vurdu. Vuracağı yönü zaten belirlemiş, değiştirmeye niyeti yok. Hâlbuki az kafasını kaldırıp kaleciye de baksa, soluna hamle yaptığını görüp, topu diğer köşeye atabilirdi. Kaleciye bakıp da atış yönünü değiştiremiyorsa, zaten o penaltıyı atmasın.
Bir de korner atışları var. Hani bizim gol yediğimiz korner atışları... 8 kez köşe vuruşu kullandık. Boldrin topu hep futbolcularımızın olmadığı bölgeye attı. Topu öne ya da göbeğe, penaltı noktası bölgesine değil de arkaya atacaksak, Allah rızası için bir kez de orada niye bir oyuncumuz yok? 8'de 1 olsun gollük pozisyon bulunmaz mı? Bulunmuyor işte.
Boldrin'e biraz fazla yüklendik ama, ötekiler de çok farklı değildi. Sakatlanıp çıkana kadar Celil takımın en iyisiydi. O çıkınca, ''şu iyi'' diyerek öne çıkartacak bir isim bulamadım.
Takımın tek olumlu yönü, top rakipteyken herkes cansiperane savaşıyor. Eğer onu da yapmasak, inanın maçı kaybetmek için son dakikayı beklemezdik! Erkenden goller gelir, fark yerdik.
Biz kötüydük, hakem cephesi bizden kötüydü. 11. dakikada Osman ceza alanı içinde formasından çekildi. Açık, net, tartışmasız penaltı. Ne hakem gördü, ne de VAR incelemesinden bir şey çıktı. Bu da penaltı değilse hangisi penaltı olacak... Demek ki, penaltı kuralları değişti de bizim haberimiz yok. Ayağa basmadan düşersen penaltı veriliyor. Ama formadan çekilip düşersen bir şey yok!..
İkinci devrede, Fofana'ya da yapılan bir engelleme var. Çok net penaltı gibi görünmese de ''Penaltı'' çalınsa kimse ''değil'' diyemezdi.
Hoş, verilmeyen ilk devredeki ve ikinci yarıdaki penaltılar da çalınsa gol atacağımız şüpheliydi! Penaltı bile atamayan bir takım haline geliyoruz, aman dikkat!
Sonuçta Eyüp ve Erzurum karşısında kaçırılan iki galibiyet sonrası beraberlikle en azından yenilmemiştik. Şimdi deniz de bitti. ''Pozisyon zenginliğimiz var'' gibi hiç bir anlamı olmayan savunma yapmanın kimseye faydası yok.
Artık karar verme zamanı. ''Bayram Bektaş hoca bu takıma futbol oynatacak mı, oynatamayacak mı?'' Yoksa başka bir formül mü bulunacak? Yönetimin bu konuda bir adım atması gerekiyor. Henüz erken, kayıplar giderilebilir. Ama bu düzen böyle devam ederse her geçen haftanın kayıplara yazması, yazmamasından daha büyük bir ihtimal.
Navigasyon uyarıyı verdi. Vermek ne demek, avaz avaz bağırıyor. Köprüden önceki son çıkışa yaklaştık. Orayı kaçırmadan, gerekiyorsa direksiyonu kıralım...