Samsunspor camiası olarak mucize bekliyorduk, olmadı... Daha doğrusu mucize de beklemiyor, kendimizi kandırıyorduk. ''Futbol bu, her şey olur. 90 dakika bitmeden hiç bir şey belli olmaz'' rüyasıyla avunuyorduk. Zaten Adana Demirspor maçından mimli olan Tuzlaspor'un Giresunspor'a çelme takacağını düşünmek de gerçekleşmeyen rüyanın boyutunu ortaya koyuyor.
Aslında avucumuzun içindeki Süper Lig şansını rakiplerimize hediye ettikten sonra onların ikramını beklemeye başlamıştık. Ama onlar bizim gibi cömert (!) olmayınca malumun ilanı gerçekleşti ve play-off defteri açıldı...
Şimdi bu saatten sonra niye işler bu duruma geldi diye dövünmenin, hatalarla hesaplaşmanın zamanı değil. Vakit play-off'ta başarıya nasıl ulaşırız, onu düşünmenin vaktidir.
Hatalarla hesaplaşmayalım ama, onları bu play-off macerasında tekrarlamayalım. Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam artık son üç maçta (inşallah finale kalıp, üçüncü maçı da oynarız) kalitesini ortaya koymak zorunda.
34 maçlık maratonda Samsunspor'un en büyük eksiği bana göre santrforsuzluğuydu. Tabi bunu şu anda gidermek mümkün değil. Aynı oyuncularla devam etmek zorundayız. O zaman yapmamız gereken ceza alanı içinde gol atacak oyuncuları topla en iyi şekilde buluşturmak.
En büyük sorunlarımızdan birisi de yan paslarda, ara paslarda ve ortalarda isabetsizliğimizdi. İşin bu yönünü kısa sürede çözebilirsek, ceza alanı içindeki oyuncuya ''al da at'' pasları verebilirsek, o zaman santrforsuzluk sorununu da biraz çözmüş oluruz gibime geliyor.
Geri pas hastalığını da kesinlikle play-off'ta yaşamamamız gereken bir dert olarak görüyorum. Normal sezonda bir çok maçta rakip caza alanına yakın bölgede pozisyon ararken, bir anda topu kaleci Nurullah'ta görünce televizyonu kapatmışlığım bile olmuştu.
Doğrusunu Sağlam bilir ama, play-off turunda hücum bölgesinde Nadir ya da Coureur'un tek başına görev yapması bana yine gol sıkıntısını yine yaşatacak gibi geliyor. Çift forvet ya da Coureur önde, Nadir forvet arkasında olursa sanki daha iyi olacak.
Son istasyon Play-off'ta ilk rakibimiz Altınordu... Normal sezonda iki maçta da yenemediğimiz, berabere kaldığımız bir takım. Deplasmandaki ilk mücadelede mutlaka gol atmalıyız.
Samsunspor büyük takım, büyük kulüp, büyük bir camia. İşte şimdi büyüklüğü gösterme zamanı.
Aslında avucumuzun içindeki Süper Lig şansını rakiplerimize hediye ettikten sonra onların ikramını beklemeye başlamıştık. Ama onlar bizim gibi cömert (!) olmayınca malumun ilanı gerçekleşti ve play-off defteri açıldı...
Şimdi bu saatten sonra niye işler bu duruma geldi diye dövünmenin, hatalarla hesaplaşmanın zamanı değil. Vakit play-off'ta başarıya nasıl ulaşırız, onu düşünmenin vaktidir.
Hatalarla hesaplaşmayalım ama, onları bu play-off macerasında tekrarlamayalım. Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam artık son üç maçta (inşallah finale kalıp, üçüncü maçı da oynarız) kalitesini ortaya koymak zorunda.
34 maçlık maratonda Samsunspor'un en büyük eksiği bana göre santrforsuzluğuydu. Tabi bunu şu anda gidermek mümkün değil. Aynı oyuncularla devam etmek zorundayız. O zaman yapmamız gereken ceza alanı içinde gol atacak oyuncuları topla en iyi şekilde buluşturmak.
En büyük sorunlarımızdan birisi de yan paslarda, ara paslarda ve ortalarda isabetsizliğimizdi. İşin bu yönünü kısa sürede çözebilirsek, ceza alanı içindeki oyuncuya ''al da at'' pasları verebilirsek, o zaman santrforsuzluk sorununu da biraz çözmüş oluruz gibime geliyor.
Geri pas hastalığını da kesinlikle play-off'ta yaşamamamız gereken bir dert olarak görüyorum. Normal sezonda bir çok maçta rakip caza alanına yakın bölgede pozisyon ararken, bir anda topu kaleci Nurullah'ta görünce televizyonu kapatmışlığım bile olmuştu.
Doğrusunu Sağlam bilir ama, play-off turunda hücum bölgesinde Nadir ya da Coureur'un tek başına görev yapması bana yine gol sıkıntısını yine yaşatacak gibi geliyor. Çift forvet ya da Coureur önde, Nadir forvet arkasında olursa sanki daha iyi olacak.
Son istasyon Play-off'ta ilk rakibimiz Altınordu... Normal sezonda iki maçta da yenemediğimiz, berabere kaldığımız bir takım. Deplasmandaki ilk mücadelede mutlaka gol atmalıyız.
Samsunspor büyük takım, büyük kulüp, büyük bir camia. İşte şimdi büyüklüğü gösterme zamanı.