Devreyi ilk altı içinde bitirme fırsatı ayağına kadar gelmiş Y.Samsunspor, ligde istikrar arayan Tuzlaspor önündeydi.
Yine iki farklı devre, iki farklı karakterli Y.Samsunspor izledik…
Koskoca kırk beş dakika sadece bir pozisyonumuz vardı, o da golle sonuçlandı.
Maça golle başlamış olmayı avantaj haline getirmeyi bir kenara bırakın, soyunma odasına skor avantajıyla dahi gitmeyi beceremedik.
Y.Samsunspor adına; ilk yarı mücadele değil ‘çabası’ vardı sadece. Tempo ise yerlerde süründü, vasatı dahi bulmadı. ‘Amatör takım görüntüsündeydi’ desek yeridir…
İkinci yarı bambaşka bir takım izledik…
Hırs ve kazanma isteği beraberinde tempoyu da getirdi. Rakip kalede daha organizeydik. Gol, goller aradık. Öyle ki; kırk beş dakikaya sadece tek pozisyon sığdırabilen takım, ikinci yarının ilk yirmi dakikasına tam beş pozisyon sığdırmayı başardı...
Devre arasına ve yeni yıla mutlu girmemizi sağlayacak golü de bulduk…
Ancak bu kez Nurullah Aslan’ın cömertliğine(!) takıldık. Hava savunma sistemimizin ‘savunmasızlık’ üzerine kurulmuş olması yetmemiş anlaşılan!
İki kafa yedik. İlk golde Nurullah Aslan’ın yapacağı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Adam paylaşımında hata yaptık.
Ama ya ikincisi?
Resmen, Tuzlaspor’a yeni yıl hediyesi niteliğindeydi…
Bu kadro ama öyle ama böyle ligde kalır, düşmez. Şayet ‘hedef üst lig’ ise; bir-iki transferin hedef için yeterli olması ütopyadan öteye gitmez…
Geride bıraktığımız on sekiz karşılaşma gösterdi ki, bonservisi elinde boşta oyuncularla ancak bu kadar olabiliyormuş.
Ya ‘pamuk eller cebe’ ya da şampiyonluk söylemleri çöpe…
Yine iki farklı devre, iki farklı karakterli Y.Samsunspor izledik…
Koskoca kırk beş dakika sadece bir pozisyonumuz vardı, o da golle sonuçlandı.
Maça golle başlamış olmayı avantaj haline getirmeyi bir kenara bırakın, soyunma odasına skor avantajıyla dahi gitmeyi beceremedik.
Y.Samsunspor adına; ilk yarı mücadele değil ‘çabası’ vardı sadece. Tempo ise yerlerde süründü, vasatı dahi bulmadı. ‘Amatör takım görüntüsündeydi’ desek yeridir…
İkinci yarı bambaşka bir takım izledik…
Hırs ve kazanma isteği beraberinde tempoyu da getirdi. Rakip kalede daha organizeydik. Gol, goller aradık. Öyle ki; kırk beş dakikaya sadece tek pozisyon sığdırabilen takım, ikinci yarının ilk yirmi dakikasına tam beş pozisyon sığdırmayı başardı...
Devre arasına ve yeni yıla mutlu girmemizi sağlayacak golü de bulduk…
Ancak bu kez Nurullah Aslan’ın cömertliğine(!) takıldık. Hava savunma sistemimizin ‘savunmasızlık’ üzerine kurulmuş olması yetmemiş anlaşılan!
İki kafa yedik. İlk golde Nurullah Aslan’ın yapacağı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Adam paylaşımında hata yaptık.
Ama ya ikincisi?
Resmen, Tuzlaspor’a yeni yıl hediyesi niteliğindeydi…
Bu kadro ama öyle ama böyle ligde kalır, düşmez. Şayet ‘hedef üst lig’ ise; bir-iki transferin hedef için yeterli olması ütopyadan öteye gitmez…
Geride bıraktığımız on sekiz karşılaşma gösterdi ki, bonservisi elinde boşta oyuncularla ancak bu kadar olabiliyormuş.
Ya ‘pamuk eller cebe’ ya da şampiyonluk söylemleri çöpe…