"Sezon başında takımımızla alakalı taraftarlarımızı, camiamızı çok gereksiz bir beklenti içerisine soktuğumuzu ve sokulduğunu görüyoruz”
Samsun şehri ve Samsunspor taraftarı yaratılan ‘şampiyonluk’ atmosferini solurken, “Ertuğrul Sağlam’ın bu sözleri de ne ola ki” dememek lazım. Sağlam, dertleri yola getirememiş, ne var ki; en azından dile getirmiş…
Kim veya kimler gibi soruları öteleyelim ve bu önemli sözü unutmamak üzere bir kenara bırakalım…
Öncelikle her iki takımı da tebrik etmek gerekiyor. Her takım da futbol oynamayı ön planda tuttu. Her takım da kazanmayı hedefledi. Hal böyle olunca; zaman zaman görsel zevk tatmin seviyesine yakın seyretti.
Her iki taraf da maça 1-0 galip başlama şansı yakaladı ancak gülen taraf biz olduk.
‘Gülmek’ sözün gelişi elbette, doksan dakika diken üzerindeydik. En azından benim için durum bu… Şayet bu kadar çok pozisyon veriyorsanız; sizin için hiç bir skor garanti olamaz.
Pozisyon üretmekteki yeteneğimize mi sevinelim, pozisyon vermekteki cömertliğimize mi üzülelim bilemedim... Ancak kesin olan bir şey var; her zaman bu kadar şanslı olmayacağız...
Tempo ve oyun kontrolünde fena değiliz, bir de gol atmayı becersek. Veya hiç zaman kaybetmeden becerisi olanları takıma dahil etsek!
Bir kez daha oyun mutlu etmedi. Mutlak kazanılması gereken haftada kazanmış olmanın mutluluğu bizimkisi…
Ve bir kez daha iddia ediyorum ki hakem triosunu bizim maçlara seçip yolluyorlar. Seçip yollama bugünün meselesi de değil üstelik. Ne federasyon, ne Merkez Hakem Kurulu başkanları değişti, bizim kader değişmedi! Burak Çalık’ın düşürülmesine penaltı çalmayan ya görme engellidir, ya art niyetlidir. Bunu ötesi yok…
Samsun şehri ve Samsunspor taraftarı yaratılan ‘şampiyonluk’ atmosferini solurken, “Ertuğrul Sağlam’ın bu sözleri de ne ola ki” dememek lazım. Sağlam, dertleri yola getirememiş, ne var ki; en azından dile getirmiş…
Kim veya kimler gibi soruları öteleyelim ve bu önemli sözü unutmamak üzere bir kenara bırakalım…
Öncelikle her iki takımı da tebrik etmek gerekiyor. Her takım da futbol oynamayı ön planda tuttu. Her takım da kazanmayı hedefledi. Hal böyle olunca; zaman zaman görsel zevk tatmin seviyesine yakın seyretti.
Her iki taraf da maça 1-0 galip başlama şansı yakaladı ancak gülen taraf biz olduk.
‘Gülmek’ sözün gelişi elbette, doksan dakika diken üzerindeydik. En azından benim için durum bu… Şayet bu kadar çok pozisyon veriyorsanız; sizin için hiç bir skor garanti olamaz.
Pozisyon üretmekteki yeteneğimize mi sevinelim, pozisyon vermekteki cömertliğimize mi üzülelim bilemedim... Ancak kesin olan bir şey var; her zaman bu kadar şanslı olmayacağız...
Tempo ve oyun kontrolünde fena değiliz, bir de gol atmayı becersek. Veya hiç zaman kaybetmeden becerisi olanları takıma dahil etsek!
Bir kez daha oyun mutlu etmedi. Mutlak kazanılması gereken haftada kazanmış olmanın mutluluğu bizimkisi…
Ve bir kez daha iddia ediyorum ki hakem triosunu bizim maçlara seçip yolluyorlar. Seçip yollama bugünün meselesi de değil üstelik. Ne federasyon, ne Merkez Hakem Kurulu başkanları değişti, bizim kader değişmedi! Burak Çalık’ın düşürülmesine penaltı çalmayan ya görme engellidir, ya art niyetlidir. Bunu ötesi yok…