Samsunspor, Ankaragücü galibiyeti ile rayına girdi dediğimiz trenin yoluna devam edip etmeyeceğini belirleme açısından önemli bir maça çıktı. Orta sıralarda yer alsa da son dört maçını kaybetmeyen ve son iki deplasmandan da 4 puan çıkartan Boluspor engelini aşması halinde Yılport Samsunspor'un yolu biraz daha açılacaktı.
Kırmızı-beyaz-siyahlı takımın hocası Fuat Çapa, Bolu sınavına da bir önceki maça göre 2 değişiklikle çıktı. Ankaragücü önünde ilk 11 şansı bulan Alaaddin'in yerine Ali, Polat'ın yerine de Fofana görevi devraldı.
Samsunspor, Ankaragücü galibiyetinin de moraliyle başladığı maçta ilk dakikalarda baskı kurmak istese de isabetsiz paslar ve bir türlü organize gelişemeyen ataklar nedeniyle oyunda üstünlük sağlayamadı.
22.dakikada Boluspor'un kendi yarı alanından çıkmak isterken kaptırdığı topta Tomane, mükemmel bir pas verdi. Yasin, Ankaragücü maçında olduğu gibi sağda topu aldı ve net bir vuruşla 1-0'ı buldu.
Golden sonra herkes Samsun'dan ikinci bir gol beklerken, tam tersi oldu. Ceza alanımıza yapılan ortada, Soner'den önce Bertu topu kafayla ceza yayına doğru indirdi, geriden gelen Bregu sert vurdu. Bregu topa vururken en yakınındaki Samsunsporlu oyuncu 2 metre gerisindeydi. Önü ise bomboştu. Son haftalarda toparlandı dediğimiz Samsunspor savunması uyuyunca faturası ağır oldu.
Samsunspor ikinci yarıya fena başlamadı. Zaman zaman iyi baskı da kurdu. Final hamlesi sıkıntısının sürdüğü bu bölümde, Yunus Emre'nin auta giden sert vuruşu dışında dişe dokunur bir gol pozisyonu göremedik. Samsunspor'un sonuç vermeyen baskısının ateşi sönünce, ya da başka bir deyişle Bolusporlular, ''Bunlar bize gol atamaz'' fikrini düşünmeye başlayınca üzerimize gelmeye de başladılar.
Bu atakların birisinde Yunus Emre, soldan atağa kalkan Hakan'ı durdurmak isterken ikinci sarı kartı görüp, oyundan atıldı. İlk sarıyı gereksiz itirazdan gören Yunus Emre için ikinci kart ağırdı. Çünkü Yunus her ne kadar çift dalsa da müdahalesi topaydı, rakibe temas vardı, ama kesinlikle sert değildi. Zaten topa da müdahale olduğu için faul bile verilmeyebilirdi.
Taraftarların bu pozisyon sonrası büyük tepki gösterdiği hakem Sarper Barış Saka, sanki ön yargılı gibiydi. Kırmızı kart pozisyonunda yanlış görmüş olabilir, ''kasıt'' aramayalım da, iki farklı dakikada iki yardımcısının gözü önünde gelişen iki pozisyonda yardımcılarına uymayarak, kendi bildiğini okudu, Samsunspor aleyhine kararlar çıktı. Bana asıl burası enteresan geldi.
Samsunspor 10 kişi kaldıktan sonra kendi yarı alanına çekilip, ''Bari maçı kaybetmeyeyim'' düşüncesiyle bir süre Bolu'nun hızını kesti. Özellikle son bölümde atağa kalkmak istese de ileride çoğalamayınca sonuç da alamadı. 84'te Çinari'den kaleyi bulan ikinci şutumuz geldi. Ama iyi bir vuruş olmayınca kaleci zorlanmadı. Koskoca bir maçta kaleyi bulan sadece iki şutumuzun olması, puan kaybının bir özeti olsa gerek.
Yasin'i eleştirenler bir hayli çok. Bana göre de Yasin gerçek kalitesinin altında oynuyor. Samsunspor eğer bu kadro ile bir şeyler yapacaksa, Yasin'in iyi performansına ihtiyacı var. Bolu karşısında çok iyi değildi ama kötü de değildi. Güzel bir gol attı, bir iki güzel pas verdi. 77'de az daha galibiyet golünü de atabilirdi. O vuruştan gol de çıkmalıydı. ''Yasin'in gerçek performansına ihtiyacımız var'' derken, bunu kastediyorum.
Fofana son haftalarda sonradan oyuna girdiğinde, takıma can katıyordu. Bu kez 11'deydi. Kendisinden beklenenleri tam olarak veremedi. Topu ayağına aldığında iki, hatta bazen üç oyuncu ile kapatıldı. Sonradan oyuna girdiğinde yorulmuş ve yıpranmış savunma karşısında daha etkili oluyordu.
Tomane'nin özverili oyununa, son dönemde takımın en iyilerinden birisi olmasına eyvallah. Goldeki asisti de ayakta alkışlanacak cinsten. Ancak nokta bir golcü değil, takımı sırtlayacak bir santrfor değil. Mesela 8. dakikada bir pozisyon oldu. Ali sağdan, aşağı yukarı sıfırdan bir top çevirdi. Rakibin arkasında kalan Tomane topu bile göremedi, rakibine faul yaptı. Halbuki iyi bir golcü burada uyanık olup, rakibin önüne geçerdi, yakına atılan pasa da vurur, büyük ihtimalle de golü yapardı.
Ha... Şu da olabilirdi. Eğer takım böyle pozisyonlar için çalışmışsa, o zaman Tomane arkada kalır ve pası verecek olan Ali, kısaya değil, biraz daha öne ve uzağa topu biraz sert bırakırdı. Yine bir şut ve gol şansı doğardı.
İki sezondur, ''Golcü de golcü'' diye, işte bunun için dil döküyoruz. Top her zaman golcüye gitmez, golcü de topun gideceği yerde olur. Bunu ısrarla söylüyorum. Tanju Çolak ve Serkan Aykut gibi efsaneleri izlemiş ve nasıl gol attıklarını görmüş biri olarak, Samsunspor'da gerçek bir golcü istemek de hakkımız olsa gerek. Gerçi bir Tanju, bir Serkan kolay bulunmaz ama benim anlatmak istediğim hedefi büyük bir takımın olmazsa olmazının iyi bir golcü olması gerektiği.
Hasan ve Saviçeviç yine iyi değildi. Soner'de gereksiz atarlanmalar devam ediyor. Karta davetiye çıkarmaya ne gerek var!
Golde uyumasına rağmen Samsunspor savunması yine de iyiydi. Orta alan ve hücum bölgesinde değişen bir şey yok. Ankaragücü maçından sonra da yazmıştım: “Savunma bu istikrarını sürdürürse orta alan ve hücum toparlanırsa, mutlu sonu görmememiz için neden kalmaz. Ama savunmada aksama olursa o zaman canımız çok kötü yanabilir. Bunu da göz ardı etmemek lazım.”
Savunma iyi oynar ve gole geçit vermezse, öyle böyle atılan gollerle galibiyetle de geliyor. Ama savunma bir kez aksayınca hesap karışıyor. Tam çıkışa geçmişken, zirve ile farkı eritirken, kaybedilen bu iki puan gerçekten canımızı yaktı.
Kırmızı-beyaz-siyahlı takımın hocası Fuat Çapa, Bolu sınavına da bir önceki maça göre 2 değişiklikle çıktı. Ankaragücü önünde ilk 11 şansı bulan Alaaddin'in yerine Ali, Polat'ın yerine de Fofana görevi devraldı.
Samsunspor, Ankaragücü galibiyetinin de moraliyle başladığı maçta ilk dakikalarda baskı kurmak istese de isabetsiz paslar ve bir türlü organize gelişemeyen ataklar nedeniyle oyunda üstünlük sağlayamadı.
22.dakikada Boluspor'un kendi yarı alanından çıkmak isterken kaptırdığı topta Tomane, mükemmel bir pas verdi. Yasin, Ankaragücü maçında olduğu gibi sağda topu aldı ve net bir vuruşla 1-0'ı buldu.
Golden sonra herkes Samsun'dan ikinci bir gol beklerken, tam tersi oldu. Ceza alanımıza yapılan ortada, Soner'den önce Bertu topu kafayla ceza yayına doğru indirdi, geriden gelen Bregu sert vurdu. Bregu topa vururken en yakınındaki Samsunsporlu oyuncu 2 metre gerisindeydi. Önü ise bomboştu. Son haftalarda toparlandı dediğimiz Samsunspor savunması uyuyunca faturası ağır oldu.
Samsunspor ikinci yarıya fena başlamadı. Zaman zaman iyi baskı da kurdu. Final hamlesi sıkıntısının sürdüğü bu bölümde, Yunus Emre'nin auta giden sert vuruşu dışında dişe dokunur bir gol pozisyonu göremedik. Samsunspor'un sonuç vermeyen baskısının ateşi sönünce, ya da başka bir deyişle Bolusporlular, ''Bunlar bize gol atamaz'' fikrini düşünmeye başlayınca üzerimize gelmeye de başladılar.
Bu atakların birisinde Yunus Emre, soldan atağa kalkan Hakan'ı durdurmak isterken ikinci sarı kartı görüp, oyundan atıldı. İlk sarıyı gereksiz itirazdan gören Yunus Emre için ikinci kart ağırdı. Çünkü Yunus her ne kadar çift dalsa da müdahalesi topaydı, rakibe temas vardı, ama kesinlikle sert değildi. Zaten topa da müdahale olduğu için faul bile verilmeyebilirdi.
Taraftarların bu pozisyon sonrası büyük tepki gösterdiği hakem Sarper Barış Saka, sanki ön yargılı gibiydi. Kırmızı kart pozisyonunda yanlış görmüş olabilir, ''kasıt'' aramayalım da, iki farklı dakikada iki yardımcısının gözü önünde gelişen iki pozisyonda yardımcılarına uymayarak, kendi bildiğini okudu, Samsunspor aleyhine kararlar çıktı. Bana asıl burası enteresan geldi.
Samsunspor 10 kişi kaldıktan sonra kendi yarı alanına çekilip, ''Bari maçı kaybetmeyeyim'' düşüncesiyle bir süre Bolu'nun hızını kesti. Özellikle son bölümde atağa kalkmak istese de ileride çoğalamayınca sonuç da alamadı. 84'te Çinari'den kaleyi bulan ikinci şutumuz geldi. Ama iyi bir vuruş olmayınca kaleci zorlanmadı. Koskoca bir maçta kaleyi bulan sadece iki şutumuzun olması, puan kaybının bir özeti olsa gerek.
Yasin'i eleştirenler bir hayli çok. Bana göre de Yasin gerçek kalitesinin altında oynuyor. Samsunspor eğer bu kadro ile bir şeyler yapacaksa, Yasin'in iyi performansına ihtiyacı var. Bolu karşısında çok iyi değildi ama kötü de değildi. Güzel bir gol attı, bir iki güzel pas verdi. 77'de az daha galibiyet golünü de atabilirdi. O vuruştan gol de çıkmalıydı. ''Yasin'in gerçek performansına ihtiyacımız var'' derken, bunu kastediyorum.
Fofana son haftalarda sonradan oyuna girdiğinde, takıma can katıyordu. Bu kez 11'deydi. Kendisinden beklenenleri tam olarak veremedi. Topu ayağına aldığında iki, hatta bazen üç oyuncu ile kapatıldı. Sonradan oyuna girdiğinde yorulmuş ve yıpranmış savunma karşısında daha etkili oluyordu.
Tomane'nin özverili oyununa, son dönemde takımın en iyilerinden birisi olmasına eyvallah. Goldeki asisti de ayakta alkışlanacak cinsten. Ancak nokta bir golcü değil, takımı sırtlayacak bir santrfor değil. Mesela 8. dakikada bir pozisyon oldu. Ali sağdan, aşağı yukarı sıfırdan bir top çevirdi. Rakibin arkasında kalan Tomane topu bile göremedi, rakibine faul yaptı. Halbuki iyi bir golcü burada uyanık olup, rakibin önüne geçerdi, yakına atılan pasa da vurur, büyük ihtimalle de golü yapardı.
Ha... Şu da olabilirdi. Eğer takım böyle pozisyonlar için çalışmışsa, o zaman Tomane arkada kalır ve pası verecek olan Ali, kısaya değil, biraz daha öne ve uzağa topu biraz sert bırakırdı. Yine bir şut ve gol şansı doğardı.
İki sezondur, ''Golcü de golcü'' diye, işte bunun için dil döküyoruz. Top her zaman golcüye gitmez, golcü de topun gideceği yerde olur. Bunu ısrarla söylüyorum. Tanju Çolak ve Serkan Aykut gibi efsaneleri izlemiş ve nasıl gol attıklarını görmüş biri olarak, Samsunspor'da gerçek bir golcü istemek de hakkımız olsa gerek. Gerçi bir Tanju, bir Serkan kolay bulunmaz ama benim anlatmak istediğim hedefi büyük bir takımın olmazsa olmazının iyi bir golcü olması gerektiği.
Hasan ve Saviçeviç yine iyi değildi. Soner'de gereksiz atarlanmalar devam ediyor. Karta davetiye çıkarmaya ne gerek var!
Golde uyumasına rağmen Samsunspor savunması yine de iyiydi. Orta alan ve hücum bölgesinde değişen bir şey yok. Ankaragücü maçından sonra da yazmıştım: “Savunma bu istikrarını sürdürürse orta alan ve hücum toparlanırsa, mutlu sonu görmememiz için neden kalmaz. Ama savunmada aksama olursa o zaman canımız çok kötü yanabilir. Bunu da göz ardı etmemek lazım.”
Savunma iyi oynar ve gole geçit vermezse, öyle böyle atılan gollerle galibiyetle de geliyor. Ama savunma bir kez aksayınca hesap karışıyor. Tam çıkışa geçmişken, zirve ile farkı eritirken, kaybedilen bu iki puan gerçekten canımızı yaktı.