Sezonun ikinci yarısının ilk maçında kırmızı-beyazlılar sahasında ligde pek de sıhhatli günler yaşayamayan Altay’ı her iki yarıda bulduğu gollerle mağlup etti.
Eksik oyuncu sayısının fazla oluşu teknik heyetin elini zayıflatsa da forma şansı bulup sahada yer alanların mücadele gücünü üst seviyede tutması maçın kazanımına neden oldu.
Bu isimlerin başında Osman geliyordu. Tecrübeli ayak bitmek dinmek bilmeyen enerjisiyle takımının tüm ataklarını forsa etti. Üstelik yediği onca tekmelere rağmen…
Bakmayın skorun fukara durumuna…
Samsunspor takımı yine çok sayıda net gol pozisyonu üretti. Bunda hiçbir sıkıntı yok, sıkıntı son vuruş beceriksizliğinde...
Hücum hattında oynayan Fofana ve Tanke önlerine gelen pişmiş yemeği yiyip karınlarını doyuramadılar. Hal böyle olunca, yani skor üretilmede ciddi anlamda sıkıntılar yaşandıkça sıkıntılar da kendini gösteriyor.
Kilidi gerilerden gelip pozisyonu bir tilki gibi takip edip, topu filelere gönderen Alim açtı. Bu gol takım üzerinde ki gerginliği stresi tamamen attı. Daha dingin, akıllı bir oyun ortaya kondu.
Her hattıyla zayıf olan Altay’ın skoru eşitlemeye mecali yoktu. Atak geliştirmekten çok daha fazla gol yememe telaşına düştüler. Bunu yapmaya çalışırken de bir hatalı pas sonucu ikinci golü kalelerinde gördüler.
Samsunspor forveti skorun artırılması adına o kadar gol kaçırdı ki, maçı izleyen bizler üzülme faslını bırakıp acı acı gülmeye başladık. Bir takım atak-gol ortalamalarının ayarını tutturamıyorsa sıkıntı var demektir.
Yarın zorluk derecesi yüksek maçlar oynandığında yine böyle davranılırsa başa gelecek vahim neticeleri düşünmek bile istemeyiz ki önümüz de bu süreç bizleri adeta sırıtarak bekliyor.
İki farklı skoru yakalayıp artık maç sonuna kadar keyif yaparız düşüncesine girdiğimiz an, konuk ekibin golü geldi… Varlığıyla her zaman gurur duyduğumuz savunmanın göbeğinde ki iki isim nasıl böyle bir hata yapıp gol yedirdiler?
Hayret ki hayret!
Son düdüğe kadar yine diken üzerinde durmak bizlere düştü. Kazanan her zaman haklıdır gerçeğini bir kenara bırakıp az biraz eleştiri yapalım. Evet, takım iskeletinde oynayan, oyuna direkt katkı veren isimler yoktu.
Ama Samsunspor’dan, özellikle gücü belli rakibi karşısında daha kompakt bir sunu görmek isterdik. Aylardır sakatlığı nedeniyle oynamayan Fofana’dan beklentilerden çok uzak bir oyun izledik.
Attığı golde kocaman boş kaleye topu göndermek yerine savunma oyuncusunun üzerine topu vurdu. Saniselerle topa dokunmakta geç kalınınca gol oldu. Bu işler boş konuşma ile olmuyor bay Fofana az da aklını kullanman gerekiyor değil mi?
Maça renk katan tek bir kişi vardı…
Bilmem fark ettiniz mi?
Çok merak ediyorum, geçmişini de araştırmadım, ama eminim ki bu da çakma düdükçülerden biridir.
Maçın hakemi sahada duruşu, koşusu, verdiği absürt kararlar ile kendisine kızılmamasını. Sadece gülünmesini istedi. Sizlere soruyorum, dünyanın neresinde sakatlanıp oyun dışına çıkan ve tedavisini yaptıran futbolcu için akan oyunu durduran birini gördünüz?
Ben görmedim…
Adam oyunda değil, sahada değil, sana ne?
Ne diye oyunu kesiyorsun?
Bildiğim tek bir şey var…
Katar’daki dünya kupasını izleyen hakemler oradan sadece oyun süresini haddinden fazla uzatılmasını öğrenmişler. Başka da bir şey öğrenmemişler. İlk yarıda 6, ikinci yarıda dokuz dakika uzatma verildi.
Bu nedir yahu?
İkinci yarı da oyun neredeyse hiç durmadı. Takımlar piknik mi yaptı da biz görmedik?
TFF bu adamları nereden bulur çıkarır doğrusunu isterseniz bilemiyorum, aklım da ermiyor…
Sonuçta futbol olarak beğeni toplamasa da Samsunspor maçı kazanıp, üç puanı cebe indirmesini bildi. Darısı pazar günü oynanacak Eyüpspor maçına diyelim ve emeği geçen herkesi tebrik edelim.
Eksik oyuncu sayısının fazla oluşu teknik heyetin elini zayıflatsa da forma şansı bulup sahada yer alanların mücadele gücünü üst seviyede tutması maçın kazanımına neden oldu.
Bu isimlerin başında Osman geliyordu. Tecrübeli ayak bitmek dinmek bilmeyen enerjisiyle takımının tüm ataklarını forsa etti. Üstelik yediği onca tekmelere rağmen…
Bakmayın skorun fukara durumuna…
Samsunspor takımı yine çok sayıda net gol pozisyonu üretti. Bunda hiçbir sıkıntı yok, sıkıntı son vuruş beceriksizliğinde...
Hücum hattında oynayan Fofana ve Tanke önlerine gelen pişmiş yemeği yiyip karınlarını doyuramadılar. Hal böyle olunca, yani skor üretilmede ciddi anlamda sıkıntılar yaşandıkça sıkıntılar da kendini gösteriyor.
Kilidi gerilerden gelip pozisyonu bir tilki gibi takip edip, topu filelere gönderen Alim açtı. Bu gol takım üzerinde ki gerginliği stresi tamamen attı. Daha dingin, akıllı bir oyun ortaya kondu.
Her hattıyla zayıf olan Altay’ın skoru eşitlemeye mecali yoktu. Atak geliştirmekten çok daha fazla gol yememe telaşına düştüler. Bunu yapmaya çalışırken de bir hatalı pas sonucu ikinci golü kalelerinde gördüler.
Samsunspor forveti skorun artırılması adına o kadar gol kaçırdı ki, maçı izleyen bizler üzülme faslını bırakıp acı acı gülmeye başladık. Bir takım atak-gol ortalamalarının ayarını tutturamıyorsa sıkıntı var demektir.
Yarın zorluk derecesi yüksek maçlar oynandığında yine böyle davranılırsa başa gelecek vahim neticeleri düşünmek bile istemeyiz ki önümüz de bu süreç bizleri adeta sırıtarak bekliyor.
İki farklı skoru yakalayıp artık maç sonuna kadar keyif yaparız düşüncesine girdiğimiz an, konuk ekibin golü geldi… Varlığıyla her zaman gurur duyduğumuz savunmanın göbeğinde ki iki isim nasıl böyle bir hata yapıp gol yedirdiler?
Hayret ki hayret!
Son düdüğe kadar yine diken üzerinde durmak bizlere düştü. Kazanan her zaman haklıdır gerçeğini bir kenara bırakıp az biraz eleştiri yapalım. Evet, takım iskeletinde oynayan, oyuna direkt katkı veren isimler yoktu.
Ama Samsunspor’dan, özellikle gücü belli rakibi karşısında daha kompakt bir sunu görmek isterdik. Aylardır sakatlığı nedeniyle oynamayan Fofana’dan beklentilerden çok uzak bir oyun izledik.
Attığı golde kocaman boş kaleye topu göndermek yerine savunma oyuncusunun üzerine topu vurdu. Saniselerle topa dokunmakta geç kalınınca gol oldu. Bu işler boş konuşma ile olmuyor bay Fofana az da aklını kullanman gerekiyor değil mi?
Maça renk katan tek bir kişi vardı…
Bilmem fark ettiniz mi?
Çok merak ediyorum, geçmişini de araştırmadım, ama eminim ki bu da çakma düdükçülerden biridir.
Maçın hakemi sahada duruşu, koşusu, verdiği absürt kararlar ile kendisine kızılmamasını. Sadece gülünmesini istedi. Sizlere soruyorum, dünyanın neresinde sakatlanıp oyun dışına çıkan ve tedavisini yaptıran futbolcu için akan oyunu durduran birini gördünüz?
Ben görmedim…
Adam oyunda değil, sahada değil, sana ne?
Ne diye oyunu kesiyorsun?
Bildiğim tek bir şey var…
Katar’daki dünya kupasını izleyen hakemler oradan sadece oyun süresini haddinden fazla uzatılmasını öğrenmişler. Başka da bir şey öğrenmemişler. İlk yarıda 6, ikinci yarıda dokuz dakika uzatma verildi.
Bu nedir yahu?
İkinci yarı da oyun neredeyse hiç durmadı. Takımlar piknik mi yaptı da biz görmedik?
TFF bu adamları nereden bulur çıkarır doğrusunu isterseniz bilemiyorum, aklım da ermiyor…
Sonuçta futbol olarak beğeni toplamasa da Samsunspor maçı kazanıp, üç puanı cebe indirmesini bildi. Darısı pazar günü oynanacak Eyüpspor maçına diyelim ve emeği geçen herkesi tebrik edelim.