Samsun’da ilk maç, ilk galibiyet… İki maçta haneye yazılan; altı puan… İlk iki haftayı kayıpsız geçtik.
İyi başladık. Mücadele azmi, kazanma hırsı ‘doğru yoldayız’ diyor. Ne var ki ortaya konan futbolun ‘biraz daha zamana ihtiyaç var’ demesi de göz ardı edilmemeli.
Stresimiz tavana varmak üzereydi ki imdadımıza yine İ.Kubilay Yavuz yetişti. Geçen yazımızda belirtmiştik; “Kapalı defansların kilidini açma konusunda korkarım ki aynı yerdeyiz. İşimizin yine İ.Kubilay Yavuz’un bireysel becerilerine kaldığını hep birlikte izledik.”
Pendikspor karşılaşması bir önceki maçtan farklıydı elbet. Şayet ilk dakikalardaki net pozisyonları değerlendirmiş olsaydık, farklı bir resim çıkacaktı ortaya. Rakip, beraberlik güdüsünü terk edecek, ‘yat yuvarlan’ oyun anlayışından medet ummayacaktı. Muhtemelen oyun görsel zevke dönüşecek, skor daha farklı olacaktı.
Geçen sezon Samsun’a gelen takımlar hangi stratejiyle sahaya çıktıysa, anlaşılan bu sene de görüntü farklı olmayacak. Takımların, oyuncuların adı değişti belki ama senaryo aynı… ‘Çanakkale geçilmez’i oynayarak beraberlik hedeflenecek. Yatılacak yuvarlanılacak, yatılan yerde kalınacak. Oyunu çirkinleştirmek için ekstra çaba sarf edilecek. Provokasyon için zemin yaratılmaya çalışılacak. Hedef futbol değil zaman olacak. Pendikspor kalecisinin zaman çalma konusunda rekor denemesi yapması iyi bir örnek sanırım…
Kapalı defans açma konusunda geçen sezon pek başarılı olduğumuz söylenemez. İki karşılaşmadaki görüntü de maalesef farklı değildi. Her ikisinde de İ.Kubilay Yavuz’un bireysel yeteneğiyle savunma kilidini açabildik. Oynadığımız futbolu erken gole endeksleyemezsek işin keyfi kaçacak. ‘Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar’ diye saymaya başlarız. Benden söylemesi…
Bu arada Bahattin Köse’nin attığı gol ‘benim kulübede ne işim var’ der gibiydi.
İyi başladık. Mücadele azmi, kazanma hırsı ‘doğru yoldayız’ diyor. Ne var ki ortaya konan futbolun ‘biraz daha zamana ihtiyaç var’ demesi de göz ardı edilmemeli.
Stresimiz tavana varmak üzereydi ki imdadımıza yine İ.Kubilay Yavuz yetişti. Geçen yazımızda belirtmiştik; “Kapalı defansların kilidini açma konusunda korkarım ki aynı yerdeyiz. İşimizin yine İ.Kubilay Yavuz’un bireysel becerilerine kaldığını hep birlikte izledik.”
Pendikspor karşılaşması bir önceki maçtan farklıydı elbet. Şayet ilk dakikalardaki net pozisyonları değerlendirmiş olsaydık, farklı bir resim çıkacaktı ortaya. Rakip, beraberlik güdüsünü terk edecek, ‘yat yuvarlan’ oyun anlayışından medet ummayacaktı. Muhtemelen oyun görsel zevke dönüşecek, skor daha farklı olacaktı.
Geçen sezon Samsun’a gelen takımlar hangi stratejiyle sahaya çıktıysa, anlaşılan bu sene de görüntü farklı olmayacak. Takımların, oyuncuların adı değişti belki ama senaryo aynı… ‘Çanakkale geçilmez’i oynayarak beraberlik hedeflenecek. Yatılacak yuvarlanılacak, yatılan yerde kalınacak. Oyunu çirkinleştirmek için ekstra çaba sarf edilecek. Provokasyon için zemin yaratılmaya çalışılacak. Hedef futbol değil zaman olacak. Pendikspor kalecisinin zaman çalma konusunda rekor denemesi yapması iyi bir örnek sanırım…
Kapalı defans açma konusunda geçen sezon pek başarılı olduğumuz söylenemez. İki karşılaşmadaki görüntü de maalesef farklı değildi. Her ikisinde de İ.Kubilay Yavuz’un bireysel yeteneğiyle savunma kilidini açabildik. Oynadığımız futbolu erken gole endeksleyemezsek işin keyfi kaçacak. ‘Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar’ diye saymaya başlarız. Benden söylemesi…
Bu arada Bahattin Köse’nin attığı gol ‘benim kulübede ne işim var’ der gibiydi.