Rakiplerin puan sıralamasındaki yeri ne olursa olsun, Samsunspor'un maçları dün olduğu gibi yarında çetin geçecek...
Buna göre hazırlanmalı, önlem alınmalı, kaza kurşunu yememeli...
Ligin ilk devresini berbat bir şekilde yaşayan, devre arasında transfer yasağını kaldırıp 14 oyuncuyu kadrosuna katıp yeni bir çehreye bürünen Başkent ekibi ligde kalma adına dev adımlar atmaya başladı. Samsunspor karşısında öyle böyle değil, müthiş bir takım vardı...
Bir an sahadaki takımlardan hangisi lider, hangisi küme düşüyor?
Belirsizliğini yaşadık!
İlk yarıda ön alanda Douglas ve Laura ikilisi adeta top kaptırma, ezme, olumsuz atak sonlandırma yarışı içerisine girdiler...
Bu durum takımın futboluna müthiş oranda etki yaptı...
Ev sahibi ekibin bombardımana dönüşen şutlarında kaleci Suzumski kalesinde adeta devleşti...
O şutların birinde kendisini pozisyonun önüne atan Soner'in eline çarpan top sonrası verilen penaltıyı kullanan Doukara meşin yuvarlağı filelerle buluşturamadı...
Atışta o kadar kuvvetli abandı ki, direğe çarpan top taca gitti...
Devrenin sonlarına doğru kazanılan bir serbest vuruşta topun başında üç futbolcu vardı. Douglas'ın 35 metre mesafeden kullandığı serbest vuruşta top kaleci Nurullah'ın temasına rağmen gitmesi gereken yere ulaştı...
Soyunma odasına skor avantajıyla gidilmesi takımın moral ve direncinin artırdı...
İkinci yarı başlarken Hüseyin hoca takıma müthiş dokunuşlarla başladı... Celil, Harris ve Cihan'ı sahaya sürüp Ali, Soner Aydoğdu ve Ali Kaan'ı kenara aldı... Bu hamleler takımın oyununa büyük oranda olumlu etki etti...
Oyunda denge kuruldu, rakip alanda baskı oluşturuldu...
En büyük handikap ikinci golü bulamamaktı...
Fofana ve sonrasında Ahmet'in oyuna dâhil edilmesinden sonuç alınamadı...
Bu durum rakibin elini güçlendirmeye yetti... Baskı kurdular, kaleci Suzumski'yi iyice bunalttılar...
Son düdüğe kadar savunma başta olmak üzere skoru koruma mücadelesi verildi...
Rakibin attığı beraberlik golüyle moraller dip yaparken, VAR'ın devreye girmesiyle umutlandık.. .Pozisyonu izleyen hakem VAR'ın uyarısına destek verip, golün öncesinde Osman'a faul yapıldığı gerekçesiyle iptal etti...
Bir mutlu olduk, bir sevindik ki, anlatamam...
Samsunspor, kendi oyununu ortaya koymaktan çok uzaktı...
Yakışmadı, yakışmasına da bazı durumlarda kötü olabilirsiniz ama yine de kazanabilirsiniz gerçeğini yaşamak ve yaşatmak gerekir...
Gençlerbirliği takımı bu futbol ile zirveye oynayan bir takım hüviyetinde göründü... Asırlık kulübün geldiği nokta üzüntü veriyor...
İşleri bir hayli zora girdi...
Samsunspor Süper Lig yolunda bir engeli daha zor da olsa, seyircisinin müthiş desteği, kolej havasına bürünmüşlüğü, karakterli oyunculara sahipliğiyle, hamle oyuncularının varlığıyla, asla vaz geçmemesiyle aşmasını bildi...
Kaldı geriye sekiz maç...
İç saha avantajının kullanılacağı 5 maç, çok da iddialı olmayan takımlarla yapılacak 3 maç...
Tünelin ucunda ki ışık gözlerimiz kamaştırmaya başladı...
Bunu hissetmek mümkün...
Futbolun klasik sözüyle yazımı noktalayayım...
Bu maç bitti, önümüzdeki maçlara bakalım...
Buna göre hazırlanmalı, önlem alınmalı, kaza kurşunu yememeli...
Ligin ilk devresini berbat bir şekilde yaşayan, devre arasında transfer yasağını kaldırıp 14 oyuncuyu kadrosuna katıp yeni bir çehreye bürünen Başkent ekibi ligde kalma adına dev adımlar atmaya başladı. Samsunspor karşısında öyle böyle değil, müthiş bir takım vardı...
Bir an sahadaki takımlardan hangisi lider, hangisi küme düşüyor?
Belirsizliğini yaşadık!
İlk yarıda ön alanda Douglas ve Laura ikilisi adeta top kaptırma, ezme, olumsuz atak sonlandırma yarışı içerisine girdiler...
Bu durum takımın futboluna müthiş oranda etki yaptı...
Ev sahibi ekibin bombardımana dönüşen şutlarında kaleci Suzumski kalesinde adeta devleşti...
O şutların birinde kendisini pozisyonun önüne atan Soner'in eline çarpan top sonrası verilen penaltıyı kullanan Doukara meşin yuvarlağı filelerle buluşturamadı...
Atışta o kadar kuvvetli abandı ki, direğe çarpan top taca gitti...
Devrenin sonlarına doğru kazanılan bir serbest vuruşta topun başında üç futbolcu vardı. Douglas'ın 35 metre mesafeden kullandığı serbest vuruşta top kaleci Nurullah'ın temasına rağmen gitmesi gereken yere ulaştı...
Soyunma odasına skor avantajıyla gidilmesi takımın moral ve direncinin artırdı...
İkinci yarı başlarken Hüseyin hoca takıma müthiş dokunuşlarla başladı... Celil, Harris ve Cihan'ı sahaya sürüp Ali, Soner Aydoğdu ve Ali Kaan'ı kenara aldı... Bu hamleler takımın oyununa büyük oranda olumlu etki etti...
Oyunda denge kuruldu, rakip alanda baskı oluşturuldu...
En büyük handikap ikinci golü bulamamaktı...
Fofana ve sonrasında Ahmet'in oyuna dâhil edilmesinden sonuç alınamadı...
Bu durum rakibin elini güçlendirmeye yetti... Baskı kurdular, kaleci Suzumski'yi iyice bunalttılar...
Son düdüğe kadar savunma başta olmak üzere skoru koruma mücadelesi verildi...
Rakibin attığı beraberlik golüyle moraller dip yaparken, VAR'ın devreye girmesiyle umutlandık.. .Pozisyonu izleyen hakem VAR'ın uyarısına destek verip, golün öncesinde Osman'a faul yapıldığı gerekçesiyle iptal etti...
Bir mutlu olduk, bir sevindik ki, anlatamam...
Samsunspor, kendi oyununu ortaya koymaktan çok uzaktı...
Yakışmadı, yakışmasına da bazı durumlarda kötü olabilirsiniz ama yine de kazanabilirsiniz gerçeğini yaşamak ve yaşatmak gerekir...
Gençlerbirliği takımı bu futbol ile zirveye oynayan bir takım hüviyetinde göründü... Asırlık kulübün geldiği nokta üzüntü veriyor...
İşleri bir hayli zora girdi...
Samsunspor Süper Lig yolunda bir engeli daha zor da olsa, seyircisinin müthiş desteği, kolej havasına bürünmüşlüğü, karakterli oyunculara sahipliğiyle, hamle oyuncularının varlığıyla, asla vaz geçmemesiyle aşmasını bildi...
Kaldı geriye sekiz maç...
İç saha avantajının kullanılacağı 5 maç, çok da iddialı olmayan takımlarla yapılacak 3 maç...
Tünelin ucunda ki ışık gözlerimiz kamaştırmaya başladı...
Bunu hissetmek mümkün...
Futbolun klasik sözüyle yazımı noktalayayım...
Bu maç bitti, önümüzdeki maçlara bakalım...