Transferlerinde başkan imzası olan iki takım Samsun’da karşı karşıya geldi.
Her iki başkan da önce transfer sonra hoca dedi.
Her iki takım da ligde istediğini bulamadı.
Ligde istediğini bulamayan iki başkan da futbol şubede köklü değişiklik ve yeniden yapılanmaya gitti.
Her iki başkan da ilk iş hoca değişikliğine gitti. Bu konuda Manisa takımı önde...
İki başkan da Scout ekibini görevden aldı.
Başarısızlık faturası kesilen oyuncular her iki takımda da kadro dışı kaldı.
Benzerlikler aralarına karbon kâğıdı koyulmuş kadar aynı ve yakın değil mi?
Çünkü her ikisi de patron takımı…
Demek ki; yönetim anlayışları aynı olunca benzerliklerin çok olması kaçınılmaz oluyor.
Bir kez daha iki farklı yarı oynadık. İlk yarı ‘yoklar’ başroldeydi, ikinci yarı kazanma isteği...
Tatsız geçen ilk kırk beş dakikada sadece tek pozisyon vardı, o da rakip adına. Her iki takım için de pozitif futbol adına yazılabilecek bir şeyin olduğunu düşünmüyorum.
İkinci yarı kazanma isteğimize yerinde değişiklikler eklenince oyun tempo kazandı.
Saha içinde hareketliydik. Rakibin oyun kurmasını, hızlı hücuma çıkmasını engelledik. Ah bir de final paslarında başarılı olabilseydik?
Uzun zamandır üç puana hasrettik. İlaç gibi geldi…
Sonuç mutlu eder mi, hem de nasıl… Ortaya koyduğumuz futbol umut verir mi, işte orada kocaman, kocaman soru işaretleri var.
Tek teselli; kötü olduğumuz karşılaşmadan üç puanla ayrılmış olmak...
Nasıl bir maç kaybetmek her şeyin sonu değilse, bir maç kazanmakla da sıkıntılar son bulmuyor.
Bizimkisi haftalık narkoz etkisi biraz da… Yoksa futbol anlamında ‘batı cephesinde yeni bir şey yok’ bizim takım eski tas eski hamam…
Kafasında hala saçı kalmış olanlar Milli Maç arasını fırsat bilip biraz bakım yapsın. Lakin gidişat; ‘siz daha çok saç baş yolarsınız’ der gibi…
Her iki başkan da önce transfer sonra hoca dedi.
Her iki takım da ligde istediğini bulamadı.
Ligde istediğini bulamayan iki başkan da futbol şubede köklü değişiklik ve yeniden yapılanmaya gitti.
Her iki başkan da ilk iş hoca değişikliğine gitti. Bu konuda Manisa takımı önde...
İki başkan da Scout ekibini görevden aldı.
Başarısızlık faturası kesilen oyuncular her iki takımda da kadro dışı kaldı.
Benzerlikler aralarına karbon kâğıdı koyulmuş kadar aynı ve yakın değil mi?
Çünkü her ikisi de patron takımı…
Demek ki; yönetim anlayışları aynı olunca benzerliklerin çok olması kaçınılmaz oluyor.
Bir kez daha iki farklı yarı oynadık. İlk yarı ‘yoklar’ başroldeydi, ikinci yarı kazanma isteği...
Tatsız geçen ilk kırk beş dakikada sadece tek pozisyon vardı, o da rakip adına. Her iki takım için de pozitif futbol adına yazılabilecek bir şeyin olduğunu düşünmüyorum.
İkinci yarı kazanma isteğimize yerinde değişiklikler eklenince oyun tempo kazandı.
Saha içinde hareketliydik. Rakibin oyun kurmasını, hızlı hücuma çıkmasını engelledik. Ah bir de final paslarında başarılı olabilseydik?
Uzun zamandır üç puana hasrettik. İlaç gibi geldi…
Sonuç mutlu eder mi, hem de nasıl… Ortaya koyduğumuz futbol umut verir mi, işte orada kocaman, kocaman soru işaretleri var.
Tek teselli; kötü olduğumuz karşılaşmadan üç puanla ayrılmış olmak...
Nasıl bir maç kaybetmek her şeyin sonu değilse, bir maç kazanmakla da sıkıntılar son bulmuyor.
Bizimkisi haftalık narkoz etkisi biraz da… Yoksa futbol anlamında ‘batı cephesinde yeni bir şey yok’ bizim takım eski tas eski hamam…
Kafasında hala saçı kalmış olanlar Milli Maç arasını fırsat bilip biraz bakım yapsın. Lakin gidişat; ‘siz daha çok saç baş yolarsınız’ der gibi…