Ligde aldıkları ilk galibiyetin moraliyle sahaya çıktıklarını bilememize rağmen İzmir’de rahattık…
Çünkü Hüseyin Eroğlu; rakibini çok iyi tanıyordu…
Takımı o kurmuştu, oyuncuların özelliklerini, yeteneklerini ve saha içinde neler yapabileceklerini çok iyi biliyordu.
Örneğin; Ahmet İlhan Özek’in defan arkasına sarkarak attığı onlarca gole şahitlik etmişti. Mutlaka önlem alacaktı!
Mağlubiyetin faturasını kime çıkarmak gerekiyor?
Douglas Tanque’nin gördüğü erken kırmızı karta mı, sert esen(!) rüzgâra mı, önlem almakta yetersiz kalan kenar yönetimine mi?
Y.Samsunspor, erken kırmızı kart görerek oyun dengesi bozulan ilk takım değil. Rüzgâra karşı eksik adamla oynayan ilk takım olduğunu da sanmıyorum...
Mağlubiyeti yol kazası olarak tanımlamak, kelimenin tam anlamıyla; kolaycılıktır.
Kenar yönetiminin işleri arasında değil mi şartlara göre oyuncu değiştirmek ve oyun düzeni oluşturmak?
Henüz maçın başında on kişi kalmış takımın ilk düşüncesi gol yememektir. Biz ne yaptık, savunma karakterli oyuncuyu çıkartıp, savunma yanı zayıf oyuncuyla ikinci yarıya başladık.
Sarı kart gören her oyuncuyu oyundan alırsak işimiz var demektir…
Celil Yüksel’in oyundan alınmasına mı yanalım, gol umudu olarak Laura’nın oyuna alınıp Ahmet Sağat’ın kenarda oturtulmasına mı?
İsimlere takılı kalmak, demek ki teknik direktörlerin genel hastalığı!
Boldrin’in takıma ne katkısı var, hala çözmüş değilim mesela(!) Ne var ki ilk on birin değişmezi oluyor kendileri…
Bir de karşılaşmada ki evlere şenlik pas yüzdemiz var değil mi?
Altınordu maçı, neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor vesselam…
Seri yakalayacaktık, İzmir’den serinleyerek döndük.
Çünkü Hüseyin Eroğlu; rakibini çok iyi tanıyordu…
Takımı o kurmuştu, oyuncuların özelliklerini, yeteneklerini ve saha içinde neler yapabileceklerini çok iyi biliyordu.
Örneğin; Ahmet İlhan Özek’in defan arkasına sarkarak attığı onlarca gole şahitlik etmişti. Mutlaka önlem alacaktı!
Mağlubiyetin faturasını kime çıkarmak gerekiyor?
Douglas Tanque’nin gördüğü erken kırmızı karta mı, sert esen(!) rüzgâra mı, önlem almakta yetersiz kalan kenar yönetimine mi?
Y.Samsunspor, erken kırmızı kart görerek oyun dengesi bozulan ilk takım değil. Rüzgâra karşı eksik adamla oynayan ilk takım olduğunu da sanmıyorum...
Mağlubiyeti yol kazası olarak tanımlamak, kelimenin tam anlamıyla; kolaycılıktır.
Kenar yönetiminin işleri arasında değil mi şartlara göre oyuncu değiştirmek ve oyun düzeni oluşturmak?
Henüz maçın başında on kişi kalmış takımın ilk düşüncesi gol yememektir. Biz ne yaptık, savunma karakterli oyuncuyu çıkartıp, savunma yanı zayıf oyuncuyla ikinci yarıya başladık.
Sarı kart gören her oyuncuyu oyundan alırsak işimiz var demektir…
Celil Yüksel’in oyundan alınmasına mı yanalım, gol umudu olarak Laura’nın oyuna alınıp Ahmet Sağat’ın kenarda oturtulmasına mı?
İsimlere takılı kalmak, demek ki teknik direktörlerin genel hastalığı!
Boldrin’in takıma ne katkısı var, hala çözmüş değilim mesela(!) Ne var ki ilk on birin değişmezi oluyor kendileri…
Bir de karşılaşmada ki evlere şenlik pas yüzdemiz var değil mi?
Altınordu maçı, neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor vesselam…
Seri yakalayacaktık, İzmir’den serinleyerek döndük.