Bilim, Finans okuryazarlığı var da “toplum okuryazarlığı” neden olmasın?
En başta eğitimciler, devlet adamları, siyasetçiler, yatırımcılar ön görülebilir riskler ya da fırsatlar için bilimin ışığında tedbir almak için toplum okuryazarlığı konusunda donanımlı olmaları yaşamsal öneme sahiptir.
Yoksa yaklaşan fırsatlar risklere dönüşmekte. Sosyal riskler ansızın bastıran sel gibi kolay yaraları sarılan afetlere benzemezler. İnsan tereyağı gibidir derdi rahmetli anam; bozulunca işe yaramaz.
Çocuklar toplumun geleceği madem onlardan başlayalım; Çocuk Şubelerde biriken istatistiklere göre çocukların kendiliğinden suç işleme oranı %65 geri kalan %35 yetişkinlerin teşvikiyle suç işliyor. Bu kendiliğinden suç işleyenlerin ikinci kez işleme oranı %45. İçeri girip çıkan mahkeme gören çocukların %5’i de olsa geri topluma kazandırılamayıp Türk zekâsıyla suç işleme deneyimleri birleşerek sucu iş edinmiş yetişkin nüfusa katılsa korkunç rakam.
Suç ve suçlularla mücadelenin bütçeye açtığı gedik her geçen gün büyümekte ki bu maddi manevi telafisi olmayan zarar geometrik katlanarak büyümekte.
İşsiz zeki çocukları kurye için kullanıyor, kendileri ihbar ediyor korkma avukatın bizden diyorlar her türlü desteği veriyorlar, içerde olgunlaşan elaman dışarda koşulsuz biat eden robota dönüşüyor.
Bütün çocuk sorunlarının temelinde ebeveyn sorunları yatmakta. Rol model olma kaygısı olmayan etik donanımı yetersiz yetişkinlerin ürünü çocuklar var. Bunların toplumu kuşatan gittikçe büyüyen sorunları, normal aile içinde anne baba ihmali ve istismarının doğurduğu sorunlar toplumsal aklı aktif beyinlerin ifadesiyle Türkiye’nin en büyük sorunu olarak çocuk sorunu olduğu vurgulanmakta.
Bu gemi hepimizin; sadece devlet ne yapıyor diye cevabı beklemeden sorumluluğu üzerimizden atma sorumsuzluğu sorunu çözmekten ziyade daha da büyütür. STK’larımız ne yapıyor? İnsan hakları, çocuk hakları gibi tarafsız savunu derneklerimiz yok denecek kadar az, hatta hayvan haklarını savunan derneklerden bile azsa bu yaman çelişki değil midir?
Madem çocuklarımız geleceğimiz öncelikle çocuklarımızın teminat altına alınması toplumsal aklın işleticisi başta devletin ve onun kontrolörü STK’ların en önemli görevi olmaz mı?
Cehaletin yan etkisi yoksulluk üzerine durulduğu kadar toplumu çürüten temel ahlaki sorunların kaynağı cehaletin üzerine durulmaması, toplumsal hassasiyetin oluşmaması medeniyetten uzaklaşarak yok oluş sürecini hızlandırmaz mı? Tereyağı bozulması gibi yoksa çöp olmaya razı mı geldik?