Yüce tanrım bana çeşitli dönemlerde, çeşitli alanlarda Samsunspor’a hizmet etme şansını bahşetti. Yüreğinde Samsunspor sevgisi bulunan her fani gibi bundan büyük gurur ve onur duydum.
Kulüp yaşam biçimim oldu.
Görev verenlere de teşekkürlerimi buradan sıcağı sıcağına iletmek isterim. Sağ olsunlar, var olsunlar.
Malum gündemimizde geçtiğimiz hafta içerisinde yaşanan bir olay ve onun yansımaları yer aldı. Konu hala tazeliğini ve sıcaklığını koruyor.
Reis hocanın, elindeki kısıtlı kadroya rağmen dört futbolcusunu maç kadrosuna dahil etmeme kararı kimileri tarafından eleştirildi, kumar oynadığı söylendi, kimileri ise aslolan kulüptür, kurallar ve kanunlardır deyip haklı bulundu.
Aklıma yaşanmış benzer bir olay geldi. Kulüpte genel menajer olarak bulunuyorum. Kişilerin ismi, olayın tarihi, maçın kimliği bende kalsın.
Sezonun son maçına çıkacak olan Samsunspor’un puan durumundaki yeri kritik.
Maçtan önce tesislerde kamp yapıyoruz. Hoca ve ekibiyle futbolculara yatış saati bildirilmiş, herkes odasında uykuda zannediyoruz. Oturduğumuz yerin kapısı açıldı içeriye genç, yetenekli, geleceğin yıldız adayı bir futbolcusu girdi.
Teknik Direktöre “Kontörüm bitti almaya gidebilir miyim?” dedi. Hoca da “git ama çabuk gel” yanıtını verdi.
Ben sesimi de yükselterek, “Dur! Bu saatte senin uykuda olman gerekiyor. Ne kontörü? Sen hatlı telefon kullanıyorsun. Kimi kandırıyorsun? İzin, mizin yok! Doğru odana git ve yat. Yarın önemli bir maçımız var” diye çıkıştım.
Herkes bu sözlerim karşısında adeta donmuştu. Oyuncu “Hocam izin veriyor” diyecek oldu. Ayağa kalkıp, “Hocan veriyor, ben vermiyorum” diyerek el kol işareti yapıp gönderdim.
Oyuncu gittikten sonra, güvenlik kulübesini telefonla aradım. Görevliye, dışarı çıkıp kapının civarında içinde birilerinin olduğu bir araç görürsen, onlara de ki “Arkadaşınız gelemiyor. Gidebilirsiniz” talimatını aktardım.
İki-üç dakika sonra güvenlikçi arkadaş aradı, “Resul bey, aracı buldum mesajınızı söyledim. Çekip gittiler. Arabada iki bayan, bir de erkek vardı” dedi.
Hocaların keyfi kaçtı, ses çıkarmadan odalarına çekildiler.
Ertesi gün o oyuncu ikinci kez çirkin bir davranışta bulundu. İlk on birde değil de yedekte olduğunu öğrenince hocasına kafa tuttu, tartıştı ve çok da ağır ve yakışıksız bulduğum şu cümleyi kurdu: “Sen hoca mısın? Bir de pro lisansın var diye hava atıyorsun. Onu rulo yap münasip bir yerine sok!”
Tartışma son bulduktan sonra hocaya, “Maç listesinden çıkaralım, evine gitsin” teklifinde bulundum. Enteresan bir şekilde kabul etmedi. Maçın ikinci yarısında da çok ihtiyacı varmış gibi oyuna soktu.
Sezon bitmiş, ligde kalmıştık. Hocanın kendisi, ekibi ve o oyuncu bir daha dönmemek üzere Samsunspor’dan ayrılmışlardı.
Şimdi düşünüyorum da…
Bir bu hocaya bakın, bir de Thomas Reis’e…
Bizimkilerin çok fırın ekmek yemeğe ihtiyacı var.