Yüksel Yıldırım’ın ’Kaostan beslenenleri mutsuz edeceğim’ sözü ilginç geldi ve sözlük anlamına baktım, karşılığında; “düzenden yoksun, uyumsuz ve karmakarışık olan durum” diye yazıyor.
Ya besleyici yanını tanımlamaya koymak unutuldu ya da ben doğru yere bakmadım veya göremedim. Belki de daha derinlere bakmak gerekiyordu..!
Cümleden anladığımız; kesin olan iki şey var.
Bir; kaos var…
İki; adları zikredilmese de kaostan beslenenler(!) var…
O zaman sormak lazım, kaos neden var?
Örneğin oynadığımız yedi karşılaşmadan sadece bir puan alınması nedenler arasında sayılabilir mi?
Ya da yapılan transferler veya hoca tercihi…
Başarının olduğu yerde kaos ortamı yaratabilme şansı sıfıra yakın. Demek ki ortada kaos yaratacak güçte bir başarısızlık var.
Ya da sorumlusu veya sorumluları…
Başarısızlığın ilk faturası Hüseyin Eroğlu’na kesildi…
Sorun çözüldü mü? Çözülmedi…
Aşçıya hangi malzemeyi verirseniz onu yersiniz.
Eldeki malzemeyle ancak bu kadar…
Yasaklar başarı getirseydi faşist diktatörlükler yıkılmazdı.
Bir de etik kurulu işi var değil mi?
Yanlışı kabullenebilmek de erdemdir. Yüksel Yıldırım çıkıp ‘Evet, başarısızlığın sorumlusu benim. Yanlış transfer politikam ve hoca tercihim takımı buralara getirdi. Taraftarımıza yaşattığım tüm üzüntüler için özür diliyorum’ diyebilmeli.
Hocayı gönder, onu yasakla bunu yasakla, etik kurulu oluştur. Bunlar hedef şaşırtmaktan başka bir şey değil.
Lakin bizler cambaza bakmayı bırakalı hayli zaman oldu...