“Ben Samsunspor'u BAL Ligine düşmekten kurtardım. Borç batağından kurtardım. Tahtaları kapalıydı açtırdım.”
Buna itirazı olan çıkmaz sanırım.
O dönem içinde bulunulan durum net şekilde özetlenmiş. Şirketleşmenin temelini oluşturan da bu değil miydi zaten…
"Sokağa atacak param yok taraftarın gazına gelmem. Gazla hareket etmem. Denk bütçeye önem veririm.”
"Eksiklerimiz var. Transferlerden sonra çok daha iyi bir Samsunspor izleyeceğiz. Premier Lig'den 2 oyuncu ile anlaşmıştım ama Acun Ilıcalı aldı. Bana 'Abi yapma' dedi. Biz de o transferden çekildik."
İki mantık arasında arada kaldım. Taraftarın gazına gelinmiyor ama dostlara Samsunspor’dan daha çok değer veriliyor…!
“Kulübü satmaya hazırım”
Kim ne diyebilir ki? ‘Mal’ onun…
Sadece Samsunspor’un kolayca alınıp satılabilecek bir meta olarak görünüyor olmasının verdiği rahatsızlık can sıkar.
“Yaptığım bütün masraflar kurduğum takım orada. Bu zamana kadar 5 yıllık süreçte Samsunspor’a 70 milyon dolar para harcadım”
Yüksel Yıldırım da çok iyi biliyor ki, ama yerli ama yabancı bağımsız değerlendirme kuruluşları şirkete davet edilir. Gelir gider tablosu incelenir, şirkete ait değerler göz önüne alınır ve yaklaşık değerlendirme yapılır. Fiyat belirlenir.
Uzun lafın kısası kimse, kimsenin hatalarının ve yanlışlarının bedelini ödemez. Ne harcanan 70 milyon dolara ne de 170 milyona kimse bakmaz.
‘Madem şirketine çok güveniyorsun, şirketini aç borsaya. El mi yaman bey mi görelim’ derler adama…
Neyse…
Ara transfer dönemi geride kaldı…
Kadrolara takviyeler yapıldı, yollanacaklar yollandı.
Y.Samsunspor adına döneme; gönderilemeyenler damgasını vurdu. Üstelik transfer yasağıyla karşı karşıya kalınmışken…!
Bir santrafor, bir kanat iki yabancı ve bir de yerli kaleciyi kadrosuna katarak transferi kapattık. Transfer yasağının kalkmış olmasına sevinemedik vesselam…
Yüksel Yıldırım zaten en iyi transferini Markus Gistol’u takımın başına getirerek yaptı.
Bugün maç günüydü değil mi? Bazı sözlerin temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilmesinden artık gına geldi.
İdare edin…
Maça gelirsek, bir puan kaybının dahi lüks sayılacağı haftada net skor ve üç puanla haftayı kapattık.
Her kademesi tebriği ayrı ayrı hak ediyor…
Yüksel Başkan bu kulübün herşeyi..Konuşuyoruz konuşuyoruz konuşuyoruz ileri geri devamlı konuşuyoruz..Kardeşim bu takım şuan Yüksel Yıldırım ın eseri... Adam ileri geri abuk subuk konuşanlara cevap veriyor. Cevaplarıda biraz kırıcı oluyor doğru ama hani Nasrettin hocanın dediği gibi hırsızın hiçmi suçu yok derler. Bence de keşke muhatap alıp cevap vermese ama Yüksel başkan doğal bir insan, çoğu başkanın yapmadığı gibi tartışabiliyor.. Şu başkan hakkında ileri geri konuşan, belden aşağı vuranlar hakkındada bir yazınızı okumak isteriz..Öyle ya eşit olmak gerek...
Ahh ahhh..Gel de şimdi İstanbulspor (1:1) ve Galatasaray (0:2) maçlarında kaçan puanlara yanma.. Bence sezonun ligde tutunma, belki de daha yukarılarda yazabileceğimiz hikayeler adına en önemli, en kritik, en stratejik 3 maçından ilkini kayıpsız geçtik. Değme keyfime. Diğerleri Gaziantep deplasmanı & Alanyaspor maçı olacak sanırım, öyle görünüyor. Düşüş trendi içindeki Çaykur Rizespor'dan galibiyet almamız ve Konyaspor ile min beraberlik ile onları da yine kendimize aynı mesafede tutmamız gerekecek. İnanıyorum sana Samsunspor..
En çok kenetlenmek gereken zamanlarda polemik yaratacak şeylerden kaçınıp sadece maçla alakalı şeyler yazsan çok mu zor !! Hayırdır Galibiyet almak, bütünleşmek zoruna mı gittide Başkan satmak falan filan yapiyosun Birader..Boş yapma !