Her biri diğerinden daha zor haftalara giriyoruz. Hala oyun kültürü oluşmuş değil.
Maalesef inanca dayalı bir anlayıştan da bahsetmek mümkün değil.
Kötü ve gününde olmayan Trabzonspor’a duran toplarla teslim olduk. Bir başka deyişle ilk yarı tutuk oyunun faturasını pahalı ödedik.
Defanstaki hatalar zincirine her dakika yenileri eklendi…
İki takım arasındaki kalite farkı tartışılmaz. Ancak rakibin gücünü abartıp bu kadar ürkek olmanın da anlamı yok. Kaybedeceksen mücadele ederek kaybet ki bizlerde ‘savaştık ama kaybettik’ diyebilelim.
Bırakın kaleye gitmeyi, sahamızdan çıkmakta zorlandık. Daha doğrusu birkaç pozisyon dışında çıkamadık.
İlk golde adam paylaşımında hata yaptık. İkinci golde müdahale etmek yerine pozisyonu izlemeyi tercih ettik.
Defans güvenliği evlere şenlik olunca normal…
Şenliğin baş aktörleri tabi Alim Öztürk ve Soner Gönül…
Genç Mustafa, ağlara giden topu çizgiden çıkartmamış olsaydı rakip üç farkla soyunma odasına gidecekti.
İkinci yarı; üzerimizdeki ‘ölü toprağını’ atınca oyuna dâhil olduk. Öyle ki yarıya golle dahi başlayabilirdik.
Golü düşündük ve pozisyonlar bulduk ne var ki final paslarında ve son vuruşlarda kötüydük.
Rakibin üzerine gidince nasıl hataya zorladığımızı da gördük. Penaltının dakikası biraz daha erken olsaydı beraberlik yakalanabilirdi diye düşünüyorum.
Okan Kocuk’un kurtarışları farkın açılmasını önledi. Yediğimiz iki gol de defansa yazılır.
Alkışlar Okan’a…
Futbolcunun olmadığı yerde futbolcu diye alkisladiklarimiz dün nasıl oynadıklarını TV kndileri izleseydi bugün futbol oynamayı bırak futbol şehidi vermiş bir şehir ve onların onurlu tesislerinden içeri adım dahi atamamalri gerekirdi alim duracgina yusuf abdioglu soner gonulun yerine mücahit kalabilirdi. Soner gonul bu takımın ve bu şehrin futbolcusu olamaz tüm basın mensuplarina ayrıca teşekkür ediyorum doğruyu yazdığınız için Velhasil Okan acilacak bir farkı önledi