Ama ne yatma!
Öyle böyle değil, tam seksen altı dakika…
Hatay takımı erken bulduğu gol sonrası elbette ki temponun yükselmesine iznin vermeyecekti. Elbette ki oyunu ‘uykuya’ alacaktı. Yatacak, kalkmayacak, ağır hareket ederek zamana oynayacaktı.
Buraya kadar her şey normal ve futbolun içinde…
Normal olmayan; bizim de gerek taç atışı, gerek köşe vuruşları, gerek faul gibi duran topları kullanırken rakiple aynı ‘zamana oynuyor’ görüntüsü vermemizdi.
Reaksiyon vermek yerine resmen rakibin değirmenine su taşıdık.
Pasif kaldık…
Uyutmalarını izlemekle yetinmeyip yardımcı da olduk.
Ne yaptığını bilmezler ‘ordusu’ gibiydik...
İki pası üst üste yapamayan takım elbette ki pozisyon üretemeyecekti. İlk yarı defans arkasına atılan toplarla sonuca gitmek isteğindeydik. İsabet oranımız rezaletin üzerine çıkamayınca, düşüncede kaldı.
Hal böyle olunca da rakip kalede yaratılan tehlike sayısı, sıfırın sadece bir tık üzeriydi...
Kaçımız takımı tanıyabildik?
Her kademesiyle tel tel dökülen ‘garip’ takım izledik.
Bir başka sorum da; maça çıkartılan kadroya hangimiz şaşırmadık?
Buna birde karşılaşmaya bir sıfır geriden başladığınızı eklerseniz, resim tüm netliğiyle ortaya çıkarıyor.
İlk yarı ikinci bölgeden üçüncü bölgeye top taşıyamadık. Çünkü orta sahamız yoktu.
İkinci yarı Hatay takımı geri yaslanınca rakip sahada göründük. Top yaptık. Ancak ‘etten duvara’ çarpıp geri döndük. Rakibin ‘Çanakkale geçilmez’ taktiği tıkır tıkır işledi, biz de puan yerine havamızı aldık.
Velhasıl dostlar; rezil futbolun ederi, rezil sonuçla haftayı kapattık. Puan almak için çaba sarf etmeyeceksen bu ve benzeri sonuçlara hazır olacaksın.