‘Sosu bol’ laf salatasıyla bir haftayı daha geride bıraktık. Konuşacaksan oyuncu kalitenle konuşacaksın. Konuşacaksan sahada sergilediğin futbolunla konuşacaksın.
Saha dışından konuşuyorsan şayet; tribünlere oynuyorsun demektir. Ve ciddiye alınman şöyle dursun, aklı başında hiç kimse reklam girişimine prim vermez. Vermiyor da zaten. Demek ki bazıları da kendi söyleyip kendi dinlemeyi seviyor…
Maç sonrası ‘yenildik ama ezilmedik’ diye bir açıklama yapılması, beklentilerim arasında…
Yüksel Yıldırım bir kez konuşsun da biz sahadan başımız dik ayrılalım. Tarih bu güne kadar yazmadı. Kim bilir belki bundan sonra yazar.
Thomas Reis, rakibin ve kendi gücünü bilerek takımını sahaya sürdü. Her ne kadar “Kendi oyunumuzu sergilemek istiyoruz” diye açıklama yaptıysa da, bunun Galatasaray gibi güçlü rakip karşısında mümkün olmadığı bilgisiyle, oyunu kendi sahasında kabullenip hızlı hücumla gol bulmayı düşünmüş.
Hal böyle olunca da, karşılaşmanın tamamında; topu ayakta tutan, ısıran, saldıran, pes etmeyen, yenilgiyi kabullenmeyen R.Samsunspor’u izleme şansımız olmadı.
Gerçi bu durum epeydir sürüyor…
Ha diyeceksiniz ki, ‘R.Samsunspor dediklerinin tamamını sahaya yansıtmış olsaydı, sahadan puan ya da puanlarla ayrılabilir miydi’
Mümkün değil…
Net söylüyorum; VAR dâhil, bu hakem triosuyla değil bir doksan, beş doksan dakika da oynasa sahadan mağlup ayrılırdı. Daha oynamadan Galatasaray’a üç puan yazılmış zaten.
Takımlarımızın Avrupa kupaları maçlarını yerli hakemlerimizin yönetmemesi, Türkiye futbolu adına büyük kayıp…
Umarım yetkililer bu konuda gerekli girişimlerde bulunur. Yoksa yabancı hakemlerle Avrupa kupalarından boynumuz bükük daha çok geliriz.
Yazıyı, Thomas Reis’in beklentilerini dile getirdiği açıklamasıyla bitirelim. Lakin Avrupa hedefine ulaşılacaksa, bu düşünceye sıkı sıkı sarılmakta fayda var.
“Elbette son maçlarda gösterdiğimiz performanstan ötürü ligdeki konumumuz ve pozisyonumuzun farkındayız. Takım olarak ligin ilk yarısında gösterdiğimiz performansı ikinci yarıda gösteremiyoruz”
Çözümün adresi belli; ilk yarıda gösterdiğimiz performans…
Başımız önde stadı terk etmekten bıktık. Bu son olsun…
Korkarım ki bu son olmayacak Emin bey, hele de sırada peşpeşe 2 deplasman varken. Dilim varmıyor da, ışığımız yok, kalan 6 maçın tamamını kaybedebiliriz..Bu sezonu güzel atlattık, ancak problem saha dışında ve derinde. "Bu şehrin çocukları Samsunsporludur" pankartı ile sahaya çıkıp, okul ziyaretleri yapıp, cümle aleme mesaj verirken, başkanımız bir başka takımı tutuyorum diyorsa, diğer maçlardan önce ve sonra her TV programına, kameraya konuşurken, GS maçından önce veya sonra çıtı çıkmıyor, basın zoruyla bir iki kem küm ediyorsa, internet aleminde bir takımın kıyakçısı diye yaftalanmışsak, "sonunuz Denizli- Akhisar-Bursa- Eskişehir gibi olsun" bedduaları arş-ı alaya çıkmışsa, GS başkanı Samsun maçı mühim değil asıl haftaya Bodrum maçını düşünüyoruz diye şımarıkça konuşabiliyorsa..Dünü unutmuş bazıları umursamaz da, nerelerden buralara geldiğini unutmayan bizim gibilerin haysiyeti taş gib orta yerinden çatlar..Samsun elin oğlunun kolunu bacağını sallayıp 3 puan alacağı yer değildir..