Düşme potasında ki rakiplerin tek tek döküldüğü haftada, Pendik karşısında alınacak üç puan pastanın üzerinde ki krema olacaktı.
Olmadı…
Ayağımıza kadar gelen fırsatı teptik…
Alta sıralarla olan mesafemiz biraz daha açılacak, biraz daha rahat olacaktık.
İki tarafta kazanma arzusunu sahaya yansıttı ancak riskleri alt seviyede tutarak.
Her iki takımda, savunma güvenliğini ön planda tuttuğu kontrollü oyunu tercih etti.
Her iki takımda oyun kurmaktan çok rakibin oyun kurmasına izin vermeyen bir anlayıştaydı.
Her iki takımında rakibinin gol silahlarını kilitlemeyi hedefledi.
Skora bakınca; ‘iki takım da düşüncesinde başarılı oldu’ denebilir.
İç sahada ve seyircin önünde oynadığın ve de mutlak kazanman gereken haftayı bir puanla kapatmayı başarı sayabiliyorsan şayet..!
Ürkek futbolun nedeni acaba Markus Gisdol’un bu açıklaması olabilir mi?
“Bu saatten sonra hata yapamayız. Önümüzde hepsinin final değerinde olduğu 8 maç var. Bu sebepten dolayı odaklanmamızı kaybetmememiz gerekiyor. Zaten sezon sonu hedefimize ulaşırsak çok büyük bir hikâye yazmış olacağız. Bu noktaya nerelerden geldiğimizi unutmamalıyız. Ayaklarımız yere sağlam basmalı ve rehavete kapılmamalıyız. Çünkü ligin başında neredeyse ölmüş durumdaydık.”
Ayakları yere sağlam basalım derken, bedeni de yerle buluşturmayalım da…
"Oyuncu değişikliklerini yaparken risk almak istemedik. Aldığımız 1 puanın da iyi olduğunu düşünüyorum." Gisdol, beni haklı çıkarttı...