Yine sezonun zor deplasmanlarından birindeydik. ‘Yenemiyorsan yenilme’ özelliği taşıyan bu zorlu deplasmandan alınan bir puan, iyi puan bence… Üstelik geriden gelerek beraberliği yakalamışsanız şayet, değeri ikiye katlanıyor…
Alınan puanla; hem dört haftalık yenilmezlik serisini beşinci haftaya taşıdık, hem de gelecek haftalar için moral tazeledik…
İyi futbol beklentimiz, hava ve saha şartlarının ağır olmasıyla; iyi mücadele beklentisine dönüştü.
Son düdüğe kadar her iki takımda üst düzey mücadele etti.
Kanatlarımızdan yapılan ortalar yine adresini bulmadı. ‘İsabet oranımız yerlerde süründü’ dersek abartmış olmayız. Oysaki oyun düzenimiz, kanatlardan gelecek toplardan bulunacak goller üzerine kurulmuştu…
Zaman zaman bizim, zaman zaman İstanbulspor’un üstün oynadığı bir karşılaşma izledik. Ne var ki golü daha çok isteyen ve gole yakın oynayan rakip İstanbulspor’du.
Maçın hemen başında, 10 ve 13’de karşı karşıya pozisyonlarda Okan Kocuk geçit vermedi. Yoksa maça yenik başlayacaktık. Aradığı golü elli dördüncü dakikada buldu. Yan toplarla biz gol aradık onlar buldu iyi mi?
İlk şutumuzun kaleyi bulduğunda ise dakikalar elliyi gösteriyordu. Bir önceki karşılaşma düşünüldüğünde, iki dakikalık bir gelişme var..!
Saha şartlarından olsa gerek Marc Bola, geçen haftaki performansını arattı. Bugüne kadar benim için hayal kırıklı olan Flavien Tait, eski günlerine dönme sinyalleri verdi gibi... Ercan Kara yine çok çalışkandı. Sahada basmadık yer bırakmadı.
Markus Gistol’un Benasser’e özel ilgi göstermesini bir kez daha test ettik. Genç Mustafa, güzel oyununun isabetli ortalarla buluşmasını sabırsızlıkla bekliyoruz.
Emre Kılıç, topu adeta iğne deliğinden geçirerek, sahadan puanla ayrılmamızı sağladı. Bir sıradan futbolcu var, bir de ‘usta ayak’ etiketinin yakışacağı… Fenerbahçe karşısında attığı gol unutulacak gibi değil…
Ligin liderine çelme takan takımın, lig sonuncusu İstanbulspor'u kayıpsız geçmesi gerekiyordu. Şahsi görüşüm, iyi mücadele olmadı, aman aman pozisyonumuz da yoktu, Nazan Öncel şarkısı gibi, jetonu mu yoktu aramadı gitti, olmadı bitti.. Altındaki ateşin her geçen hafta harlandığı küme düşme kazanında, şimdi bize yakışan (ve kendimiz adına yapmamız gereken) işimize bakmak, hızla puan cetvelinde daha yukarı çıkabilmek, bunun için de cuma akşamı Galatasaray'ı yenerek veya berabere kalarak mutlak puan almalıyız. Dün akşam Gaziantep'in hem de İstanbul'da az daha başaracağı bir işi, lig lideri Fenerbahçe'den puan alabilmiş bir takım olarak neden yapmayalım? Ne engel var?