‘Deplasman fatihi’ unvanımızı İstanbul’da bıraktıktan sonra ilk iç saha maçımızdı.
Rakip dişliydi, R.Samsunspor’un üst sıralardan kopmama niyetindeydi.
Takımımıza öylesine güveniyorduk ki, maçın; taktik antrenman havasında geçeceğini bekliyorduk.
Yanılmışız…
Klasik orta sahamızdan yoksun olacağımızı hesaba katmamışız..! Günümüz futbolunda ‘orta sahanın’ ne denli önemli olduğuna bir kez daha şahit olduk…
Doksan dakika boyunca sayısız pozisyon verdik. Sağımız solumuz ‘otobana’ döndü. ‘Beraberliğe razı olduk’ demeyi çok isterdim ama Alanya takımının elinden zor kurtulduk.
Lakin sezonun en etkisiz, en kimliksiz, en dağınık ve en kötü futbolunu oynadık…
65. dakikadan sonra biraz olsun kimliğimize dönmeye çalışsak da, sonuca etki edecek oyun ortaya koyamadık.
Ve abartmadan söylüyorum; Okan Kocuk bizi resmen ipten aldı…
Okan’nın 78.dakikada ve uzatmalarda ki müthiş kurtarışları olmasaydı, şimdi çok farklı şeyler yazıyor olacaktık. Sahadan puanla ayrılmamızı sağlayan en önemli aktördü Okan...
Ha keza Emre Kılınç sahanın en iyilerindendi. Oyunda kaldığı süre içinde hem defansa yardım etti, hem ileride çok çalıştı. Ters kanada verdiği beklenmedik pas ise, Dimata’ya asist oldu.
Galatasaray maçı sonrası Okan Kocuk ve Emre Kılınç’a sosyal medyadan demediğini bırakmayan arkadaşlar buralarda mı?
Umarım biraz olsun utanmışlardır.
Geçen hafta ne demiştik; “Unutulmamalıdır ki; bu günlere bu oyuncular sayesinde geldik. “
Duygusal tepkilerin kırıcı olması ve bunların olur olmadık şekilde paylaşılması oyuncuların performansında negatif etki yapacağı unutulmamalı.
Transfer yasağından dolayı kulübemiz zaten yetersiz. Elde ki oyuncuları küstürmenin kime ne faydası var?
Evet, kötüydük…
Evet, üç puanı hak edecek oyun ortaya koyamadık.
Ancak unutulmamalıdır ki, kötü gününde sahadan puanla ayrılmayı bilmek başarıdır ve asla küçümsenmemelidir.