Bir gol, bir asist ve büyüleyen oyunuyla Mersin’de Arbnor Muja rüzgarı esti…
Deplasmanda aldığımız ilk galibiyetin ardından geçen haftayı maç oynamadan geçirdik. Lige zorunlu verilen aranın, takıma pozitif katkı sağlaması beklentisi içersinde olduğumu söylemeliyim.
Beklentim karşılık buldu. Ne var ki böylesine farklı skor beklediğimi söylersem yalan olur.
Futbolun klasik kuralıdır, kazanan kadro bozulmaz.
Thomas Reis’de öyle yaptı, Gaziantep karşısında kazanan kadroyla sahaya çıktı.
Başlama düdüğüyle takımlar birbirini tartmaya başladı. Tartma işi abartılınca oyun, orta saha mücadelesinden öteye geçemedi. Kaleyi bulan ilk şutun dakikası on dokuzdu. Bu biraz fikir verir sanırım.
Baskılı ancak, üçüncü bölgede organize olmakta zorlandığımız dakikalarda, Muja sahneye çıktı. Kişisel becerisini güzel bir vuruş ile buluşturduğunda dakikalar 37’yi gösteriyordu.
Golden sonra baskımız daha da arttı. Özellikle kaptığımız toplarda şayet biraz daha becerikli olabilseydik, soyunma odasına farklı bir skorla gidebilirdik.
İkinci golü 50’de Moundilmadji’nin kafasıyla bulduk. Yaptığı ‘al da at’ pas ile Muja, yine sahnedeydi.
Samsunspor; her dişlisi kusursuz işleyen ‘çark’ gibiydi. Sanırım yaptığı gereksiz top kayıplarıyla Zeki Yavru’yu dışarıda tutmak gerekecek. Maalesef dün akşam en zayıf halka oydu. O da nazar boncuğu olsun…
Her karşılaşma bir oyuncu transfer ediyor gibiyiz. Geçen haftalarda; Marc Bola, bu hafta; Kingsley Schindler…
Schindler, takımın çok çalışanlarındandı…
Sezona; iyi futbol ve kötü sonuçla başladık. Deplasmanda üst üste alınan iki galibiyetle devam ediyoruz.
Deplasmanlarda alınan üç puan önemli ancak daha da önemlisi; son düdüğe kadar oyun disiplininden kopmamak.
Marku Gisdol ile başlayıp, Thomas Reis ile devam eden Alman disiplini bu olsa gerek.