Yine rakibimizden biriyle oynadık…
Alınacak her puanın altın değerinde olduğu haftalar içersindeyiz. Her ne kadar karşılaşmaya; ‘altı puanlık maç’ etiketi yapıştırılmış olsa da, ‘yenemiyorsan yenilmeyeceksin’ etiketinin daha çok yakışacağı kanısındayım.
Allah fakir kulunu sevindirmek istediği zaman önce eşeğini kaybettirir sonra buldururmuş ya, bizimkisi biraz o örneğe benzedi.
‘Maç golsüz bitecek herhalde’ derken, seksen üçüncü dakikada yenik duruma düştük. ‘Eyvah maç gitti’ derken de uzatmalarda puanı koparttık.
Ama ne kopartma…
Pozisyonu olmayan rakip karşısında geriye düştüğümüze mi yanalım, ilk yarı soyunma odasına en az iki farkla önde gitmemiz gerekirken bir türlü ağları bulamadığımıza mı bilemedim.
İkinci yarıdaki pozisyonlar da bize aitti üstelik…
Son haftaların belki de en az pozisyon üreten Y.Samsunspor’unu izledik. Buna rağmen neredeyse maçtaki tüm pozisyonlar bize aitti. Vesselam biz kaçırdık rakip attı…
Okan Kocuk tecrübesindeki bir kalecinin, kapattığı köşeden ve koltuk altından o topu içeri alması hiç yakışmadı.
Oyuncular hakkında yazmayı pek sevmem ama Taylan Antalyalı benim gibi sizin de dikkatinizi çekmiştir. Verdiği hatalı pasların, ezdiği ve kaptırdığı topların sayısı çileden çıkarttı.
Markus Gistol, altmış yedi dakika bu rezalete nasıl dayandı anlamış değilim.
Zorbay Küçük, ‘maçın kader adamı(!)’ unvanını kimselere bırakmadı. Bunu da not etmekte fayda var...
Doksan dakika boyunca tüm takdir haklarını rakip lehine kullanmasını geçtim, aleyhimize düdük çalmak için neden kovaladı.
Bir değil, üç değil, beş değil…
Artık bıktık...
Heyecanla, gözümü kırpmadan, hele de puana yaklaştığımız son dakikaları izlerken golü yedik mi sana.. Baştan sona garip ve komedi bir gol.. Osman'ın yerde oturması, defansın ne yapmaya çalıştığını kendinin de bilmemesi ve hele hele kaleci Okan'ın kapadığı yerden, koltuğunun altından absürt bir gol yemesi. Yanımda oğluma sadece şunu diyebilmişim: "Tebrikler Samsunspor.. Bu akşam ilk uçakla Bükreş'e postalanacak Sumudica'yı hayata bağladın" Okan'a ne diyeceğimi bilemiyorum. Hani top sağına soluna 1 m. uzağına gelir de anlarım. Neyse, susalım...Taylan; ezdiği toplar, umursuz ve katkısız oyunu ile gerçekten can sıkıyor. Topla birlikte ileri çıkamıyoruz, taşıyamıyoruz. Hele de dün karşımızda puf böreği gibi yumuşak bir Gaziantepspor bulmuşken, geçmiş yıllarını mumla aratırken.. Bir alkış Van Drongelen'e, arı -karınca gibiydi. Forvetler dururken, defansın asist & gol yapması da başka bir ilginçlikti. Bir rahatlık görüyorum, oysa tehlike halen geçmiş değil..